Freud, “tekerlek ve elektriğin icadı kadar mühim” dediği psikanalizin kurucusuydu. Ama onun kendisini, hakkında yargıda bulunmaya yetkili gördüğü bir alan daha vardı: Din. O bu alanda da birinci alanı olan psikanalizi kullandı. Ondan hareketle 18. asırdan itibaren başlayan ve 19. asırda, kendisinin “çok etkilendiğim” dediği Darwin’le devam eden süreçte dine bir darbe de o vurdu. Batı’da felsefenin, biyolojinin, fiziğin temsil ettiği bilimle dine karşı kazanılan zaferin Freud’la birlikte artık psikoloji ayağı da başarılmıştı. Darwin’le gelişen süreçte insan eşrefi mahlukat olmaktan çıkarılmış, dinlerin kendisine sağladığı imtiyazlı pozisyondan aşağıya çekilmişti. Freud’la ise kutsal kitapların “Tanrı insanı kendi imajında yarattı” şeklindeki öğretisi “insan Tanrı’yı kendi imajında yarattı’ya dönüşüyor ve Tanrı yaratıcı pozisyondan insan zihninin bir yaratığı derecesine düşürülüyordu.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.