Marx ile Foucault’nun düşüncelerinin birbirine zıt olduğu, bağdaşamayacağı kabul edilir. Foucault’nun bir dönem Marksizme yakın dursa da sonrasında onu sert biçimde eleştirdiği, düşüncesinin temel kavramlarını Marksizme alternatif olmak üzere geliştirdiği bilinir. Yine de bu iki düşüncenin iletişime sokulması büsbütün imkânsız mıdır? Değilse bu iletişimin koşulları nelerdir? Dahası, böyle bir ilişkiden eleştirel düşünce adına elimize ne geçecek? Jacques Bidet içinde yaşadığımız dünyayı daha iyi anlayabilmemiz için işte bu gibi soruların cevabını arıyor:
“Bu kitapta önerilen deney, Marx’ın ve Foucault’nun miraslarını melezleyerek işe koşmak. Zira ancak böyle bir birleşme ânı, böyle bir aşırı gerilim, söz konusu iki mirasın tüm potansiyellerini açığa çıkarıp her birine özgü hakikatleri sergileyebilir. En azından elinizdeki kitabın hipotezi bu olacak. Marx ve Foucault’nun, birtakım eklektik ayarlama ve uyarlamaların ötesinde, hangi şartlarda sıkı bir işbirliğine girebileceklerini saptamaya çalışacağım.”
Jacques Bidet bizi güzel bir düşünce yolculuğuna çağırıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.