Sinema asla gerçekliğin basit ve dolaysız bir yeniden üretimi olmamıştır ve böyle olmaktan her geçen gün biraz daha uzaklaşmaktadır. “Bizim gerçeklik algımızı ve anlayışımızı besleyen, şekillendiren ikinci dünyadır sinema. Film gerçekliği ifşa eder, tam da onun çarpık bir yansısını göstererek yapar bunu. Film tanınabilir olanı (az ya da çok) dönüştürür ve bu dolaysız başkalaştırma da düşüncelerimizin dünyamızı dönüştürebileceği fikrini uyandırır der, Daniel Frampton.
Uzun yıllar, özellikle doktora öğrencilerimle, İleri Film Analizleri dersimizde bu minvalde akıp giden tartışmalar yaptık. Sinemanın, duygu ve düşüncelerimizi nasıl yönlendirdiğini, bizi kendi öznelliği içinde kendi hakikati ile nasıl buluşturduğunu, filmler üzerinden okumalar yaparak anlamaya ve anlamlandırmaya çalıştık. Elinizdeki bu çalışma, yıllardır süren bu derslerin ve okumaların ruhundan neşet etti. Filmleri, bir düşünce kitabı gibi okuyup yorumlamayı, ilk bakışta görünmeyeni görmeyi ve bunu ifşa etmeyi amaçladık. Filmlerle düşünmenin, sonsuz gizemli yolculuğuna bıraktık kendimizi. Şüphesiz, bu yolculukta, kendi geçmişimiz, bilinçaltımız, önyargılarımız, bilgi ve birikimimiz, hayata bakışımız, duygu ve düşüncelerimiz bize eşlik etti..
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.