Kendime dahi açıklayamadığım şekilde sevdiklerimin uğruna acı çekmeyi bırakmıştım. Bilinmeyen yüce seçilmişliğin güçleri, acılarda sınır tanımıyordu. Yüzyılın işlenmiş sapkın cinayetlerinden ve peşimizi bırakmayacak psikopat hedefin alanından çıkmak yetmiyordu. Tüm sevdiklerimizin ölümcül cesaretini kamçılayan, sağduyumuzu bozan yine kendi sevgimizdi. Düşmanların, lehine rolleri değişiyordu. Yaşamın gafil avladığı, istemediğimiz, gerek duymadığımız, asitli ateş hattında umursamaza doğru giden kurallarla yüzleşmek kolay olmayacaktı. Kaderimde, sevdiğim kişilerin incitebileceğini bile bile seveceğim, savaşacağım ve koruyabileceğim hiç aklıma gelmezdi. Bütün ihtiyaçlarım yüzyıllık katilin düşmanına göre düzenlenmişti. Sonumun yeni başlangıcım olacağını bilemezdim. Acımasız psikopatlığın getirdiği ölümler, Ejder Çukuru’nun gerçekliğinden çok daha acımasızdı. Uyarılmaların olmadığı, geçmişe yetişilemeyen kısırdöngü devam ediyordu. Sevdiklerim için öldüren bir felakettim. Acılarımı kendimden başka kimse gideremezdi. Bunu bilerek sevmeyi reddetsem de ruhum bedenimi ele geçiren bir mayın tarlasıydı. Seçim hakkım kalmadığında, severken, ölüm artığının sunduğu büyük risklerde; kazanılan zaferin, kaybedildiği yerdeydim. Sevgide engellediğiniz, planlandığınız ilerlemelerden savaşamadığınız gibi kaçamıyordunuz da. Hayalini kuramadığım, sevginin gölgesini getirenler oluyordu.“İstenmeyen sevgi, ne cehennem ne de cennete göre düzenlenmişti.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.