Derin derin içini çekti. Davranışlarında bir çaresizlik vardı.
"Ne söylemedim ki kendisine, bir baba olarak söyleyeceğim her şeyi söyledim. Kızım olarak söyleyeceğim bir şey kalmadı, neler, neler söyledim ama maalesef inandırıcı olamadım, bolluk rahatlık bereket içerisinde yaşamasını anlattım. Saltanattan zenginlikten nüfuzdan söz ettim kendisine özendirmek için, bir Bey karısı olmanın ayrıcalığından, gurur ve şerefinden, bir Bey'e karı olmanın görülmedik alışılmadık, beklenmedik işitilmedik akla gelmedik pek çok aşırı güzelliklerinden ihtişamından, yaşam tarzından bahsettim. Kıza bir türlü kabul ettiremedim."
Durdu boğazındaki gıcığı temizledi. Öfkeliydi, ağırına gitti, kızına söz dinletmemenin ezikliğini yaşıyordu.
"Kız her seferinde halinden memnun olduğunu sürekli söyledi. Sürekli benim yanımdan ayrılmak istemediğini vurguladı. Bir yabancı yörede yapamayacağını söyledi, ne anlattımsa reddetti. Hem de öyle kesin bir dille reddetti ki o kadar ısrar edecek oldum, kendisine ısrar etmek istedim tekrar tekrar bin dereden bir su getirmek istedim. Beni, babasını dinlemedi bile. Hatta beni babasını, o kadar çok sevdiğine inandığım babasını küçük görmekten de çekinmedi. Koltukta oturuyordu, beni takmadı bile koltuktan kalktı kararlı bir şekilde yürüdü, odadan çıktı."
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.