“Ankara’nın yüzü gülmeyenlerindendi Şakir.
Suratı gri bir kamu binası duvarını andırırdı.
Ankara onu da kendisine benzetmişti zamanla.
Taştan binaların soğuk, uzak, kimsesiz arka duvarları gibi kırgın, yorgun, bakımsız, yalnız ve mahcuptu hep yüz ifadesi. Bedeni yıllarca Çankaya’dan esen soğuk kış rüzgarlarına maruz kalmıştı sanki.
Her daim tedirgin ve şüphe doluydu bakışları.
Gözleri ölü gözü gibi donuk, göz altları ıslaktı daima. Ankara çok hırpalamış, yormuştu onu.
Yıllar önce genelev çalışanı bir kadına aşık etmiş, bütün yakınlarını elinden almış, yapayalnız bırakıvermişti. Kimsiz kimsesiz, sevdiği kadınla kalıvermişti ortada Şakir. Kısa süre önce kaybettiği eşini çok severdi.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.