Duygularla yaşıyoruz. Üzülüyoruz, seviniyoruz; geriliyoruz, gevşiyoruz; endişeleniyoruz, boş veriyoruz; kaygılanıyoruz, kıvanıyoruz... Duygularımızla yaşıyoruz; olumsuz olanları kalıcılaşabiliyor ve sonunda bunalıyoruz, ruhen çöküyoruz.Sadece ruhen mi? Kan basıncımız artıyor, görüşümüz bulanıklaşıyor, bedenimizden ter boşalıyor, böbrek üstü bezlerimizdeki salgılar çoğalıyor... Fiziksel olarak da hasar alıyoruz.Olumlu duygularımız da kalıcılaşabiliyor. Bu noktada hazza yöneliyor, haz almanın bağımlısı oluyoruz. Eğer haz ertelemesini öğrenmezsek yine bedenen olumsuzluklar yaşıyoruz.Hasan Efe çıkmaz sokaklara girmeden bu yolaklardan kurtulabileceğimizi gösteriyor:Huzur yolculuğumuzda yönelişimizin rotasını belirlemeye ihtiyacımız var. Duygu durumlarından yola çıkarak duygularımızla etkileşen davranış ve düşüncelerimizi, duyguların bizdeki etkilerini ele almalı ve öğrenmeliyiz.Ancak ruhumuz ve bedenimizin beslenmeye de ihtiyacı var. Duygularımız, sindirim sistemimiz ve beynimizin bir bütün olduğunu keşfetmemiz yolculuğumuzun bir diğer aşaması.Gelişimimizin, özellikle anne ve çocuk arasındaki etkileşimle başlayan gelişim sürecimizin önem ve anlamını kavramalıyız.Çevre koşullarının örneğin gürültü kirliğinin duygu ve düşüncelerimiz üzerindeki etkilerinin farkına varmalı ve sakınmanın yollarını bulmalıyız.Duygularımız ile sağlıklı yaşam doğrudan bağlantılı, bu ilişkinin boyutlarını ve niteliğini öğrenmek huzur yolculuğumuzun ta kendisidir.Yaşam duygulanmaktır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.