"Biz insan hayatıyla birebir iç içeyiz. Ama işte karşımızdaki insanlar nedense hiçbir zaman hemşireleri pek iyi gözle görmüyorlar. Hep, her zaman böyle olmuştur. Çalıştığımız yerlerde de öyle. Nedendir bilmiyorum bir laboranta bakış açısıyla bir hemşireye bakış açısı o kadar farklı ki. Aslında biz onlardan daha yoğun çalışıyoruz, daha fazla çalışıyoruz. Buna rağmen ama, bakış açısı ve verilen değer çok farklı. Bunlara çok üzülüyorum." Hemşirelik, kadın emeğinin görünmezliğinin evle sınırlı olmadığını bize en berrak gösteren örnektir herhalde. Ücretli bir emek türü olmasına karşın, görünmez. Çünkü onlarınki, "bakım emeği"dir! Yani kadınların "zaten", "oldum olası" yapageldikleri işler. Hemşire söz konusu olduğunda tıbbi bakım, evde annenin, kız kardeşin yapıp durduğu işten pek de farklı bir şey değilmiş gibi düşünülür. Hemşire istediği kadar eğitim almış, yıllarca tecrübe biriktirmiş ve kimi zaman doktorun hatasını fark edecek kadar konuya hâkim olsun, o, "kız kardeş"tir. Elinizdeki kitap, hemşirelere kulak veriyor, onların sesini duymamızı sağlıyor. Bu sesin anlattığı, sadece bir mesleğin çilesi değil. Bu sese kulak vererek cinsiyete ve sınıfa dair iç içe geçmiş düzenlemeleri "teknik" gerekliliklerden ve bilimsellikten ayırt edebiliyoruz...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.