Arkadaşını Davet Et


Dua ile Korunma-1283
Dua ile Korunma-1283
Dua ile Korunma-1283

Dua ile Korunma-1283 (001192)

0.0
Lieferant : Minber
Geldpunkte : 100
Rabatt-rate : %54 Rabatt
inkl. MwSt : $35.19
mit Rabatt : $16.19
inkl. MwSt : $16.19
Strichcode : 9786054447367

Dua ile Korunma

Dünya 2000 yılının başlamasıyla birlikte adeta bir dua iklimi-ne girdi ve hiç olmadığı kadar dua etmeye başladı. Duahakkında yazılan birçok kitap ve dua üzerine yapılan çeşitli deneyler, çalış-malar, duanın gücünü ve esrarını çözmeye, anlamaya çalışıyorlar. Sadece din adamları veya ilahiyatçılar değil, laboratuvar ortamın-da çalışan ve "görmediğine inanmayan" bilim adamları da duanın gücünü keşfetmeye soyundu ve bunda da başarılı oldular.

İnsanlığın yaşadığı kargaşa ortamı, bulanık havalar, buhran-lar, terör, gerginlikler, toplumlar ve milletlerarası tahammülsüz-lükler, savaşlar, bir yığın manevi ve psikolojik rahatsızlıklar getirip âcizliğimizi ortaya koydu. Bu durum, topyekûn insanlığı, elinden tutup kurtaracak, buhran ve bunalımlarına çare olacak, şikâyet ve dertlerini dinleyip anlayacak, acı ve ıstıraplarını hafifletecek, sığınacak bir yer aramaya sevk etti. Bu da, herkesin ve her şeyin üstünde bir güç olmalıydı ki, olanlara "dur!" diyebilsin; çıkarsız, beklentisiz bir sevgi ve şefkatle sevip istek ve ihtiyaçlarına ce-vap verebilsin... Dünya ve dünya üzerinde ne böyle bir makam ve mevki var ne de böyle bir güç ve kuvvet sahibi başka bir varlık...

Bu makam ve mevki, ancak ve yalnız, insanlığın tek yaratıcısı, tek ilahı, tek hükümdarı ve bütün mahlukatın duasının tek kıblesi, bütün dil ve dinleri bilen, bize bizden daha yakın olup her çağrımı-za "lebbeyk: buyur ey kulum" diye cevap veren Rabbimiz olabilir-di. İşte bu durum da bize her zamankinden daha çok duaya ihtiyacimiz olduğunu öğretti. Şu an dünyanın en materyalist ülkeleri ve insanları bile dua ile bir yerlerden yardım istiyor ve imdat bekliyor. Çünkü çaldığı her kapı yüzüne kapandı, gittiği her yerden kovuldu, el-etek açtıkları yüzüne bakmadı ve onu istihkar etti, hafife aldı, onurunu şerefini çiğnemeden hiçbir şey vermedi...

Bu yüzden sadece O'na dua etmek gerekiyor! Hem de içten ve yürekten... Bütün istek ve ihtiyaçlarımız için yalnız ve ancak ona dua etmek çözüm olabilir. İhtiyaç ve isteklerimizi elde etme, dert ve tasalarımızdan kurtulma konusunda bize sadece o yardım ede-bilir. O'na dua ederek ve ondan yardım isteyerek aşamayacağımız sıkıntı, üstesinden gelemeyeceğimiz üzüntü, gam ve keder, dert ve tasa yoktur. İster maddi, ister manevi hiçbir dert ve tasa onun izni olmadan bize gelip musallat olamaz, bize ulaşamaz. Bildiğimiz veya bilmediğimiz bütün bela ve musibetler, sadece onun emri ve izniyle gelir ve yine sadece onun müsaadesiyle gider...

O halde, yerde ve gökte olup biten her şeyin hâkimi, görü-nen, bilinen ve görünüp bilinmeyen bütün mahlukatın sahibi, yöneticisi; irade ve ipini elinde tutup sevk edeni, mutlak sahibi ve hükümdarı olan Allah'a dua etmek; onun yardımını istemek, halimizi ona arz edip "ben şu haldeyim" demek gerekmez mi?

İşte bu inanç ve anlayışla yapılan bir dua ve yakarış, işlerimizi tahmin ettiğimizden daha fazla kolaylaştıracak, sıkıntılarımızı giderip dert ettiğimiz şeyleri bizden uzaklaştıracaktır. Çünkü başımıza gelen her türlü bela ve musibeti bir imtihan unsuru, bir tekâmül vesilesi olarak "gönderen odur" demesek de davet eden biz olduğumuz için izin verip gelmesine yol açan odur. O bela ve musibet, o dert eğer bizi gereğinden fazla sıktı ve artık dayanılmaz hale geldiyse, izin ver-diği gibi bir anda iznini iptal edip geri de çekebilir. O halde:

"Ey göklerin ve yerlerin hâkimi! Ey bütün mahlûkatın sahibi ve ey her şeyin olduğu gibi benim de Rabbim!" diye, yine ona çağırıp yardım istemek gerekmez mi?

Hatta ona seslenip "beni taciz eden, yaralayan, üzen ve ezen şu zararlı mahlûkatını, taciz eden varlıklarını geri çağır, üzerime çullan-masınlar, onları benden uzak tut, beni kurtar. Aç biilaç kaldım, bahtı-na düştüm, senden başka kimsem yok... Bana biraz ekmek, biraz ka-tık, biraz süt, biraz yoğurt, biraz da bal-kaymak ver..."diye, dua edip ihtiyaçlarımızı arz etmek ve sadece ondan istemek gerekmez mi?

Bütün dertlerimize ve isteklerimize çare olacak, bizi boğup bunaltan şeylerden kurtarıp rahatlatacak, huzurlu ve mutlu kıla-cak olan sadece onlara hükmeden değil midir? O halde neden başka yerlerden medet bekliyor, neden yanlış kapılar çalıyoruz? Onun kapısında bekleyip açtırıncaya kadar boynu bükük bekle-mek ve ısrarla o kapıyı çalmak ve istediğimizi alıncaya kadar da yalvarıp yakarmak, dil dökmek doğru ve mantıklı değil midir?

Hangi konuda olursa olsun, inanarak ve hissederek yapılan dua, mutlaka neticeye ulaştırır, böyle bir dua ile de insan istediği şeyi elde eder. Zaten hadislerde de işaret edildiği ve bu işareti güzel algılayan Hz. Mevlana'nın da dediği gibi, "Senin ona dua etmen, onun kabulü sayesindedir." Başka bir deyişle, eğer senin duanı kabul etmeyecek olsa sen dua edemezdin, ettirmezdi, ka-pısında yalvartıp temsilde hata olmasın başını şişirmene izin ver-mezdi. Bediüzzaman'ın dediği gibi "Vermek istemese, istemek vermez; sana istetmezdi..."

Bir mümin yüce Allah'tan istekte bulunduğu zaman vere-ceğine inanmalı ve ümit etmelidir. Çünkü Allah (c.c), kullarının kendisine boyun bükerek dua edip yalvarmalarından hoşlanır, mahzunca ve gözyaşıyla dua eden kulunu ise daha çok sever.

Bana çok enteresan gelen, çok etkileyen ve haddim olmadı-ğı halde ümit ettiğim ve belki uzak bir ihtimal ama birçok duası kabul olamayan, istediğine ulaşamayan ve bazılarına ancak bel-li bir yaştan sonra kavuşan bir talihsiz olarak... "Olmaz ya hani belki, acaba beni de sesini, yalvarıp yakarışını, ağlayıp inleyişini, duyup dinlemekten hoşlandıkları arasında sayar mı?" diye, dü-şündüren... Düşünürken bile içime bir huzur ve sıcaklık veren, dua etme şevki kazandıran ilginç bir hadis-i şerifte, bir sevinç ve-silesi buldum. "Dualarım kabul olmasa da olur artık" dedirten bir müjdeydi sanki bu...

Hadiste neler var bakın, belki benim gibi düşünenler çıkar da kabul edilmemiş veya beklemeye alınmış duaları için artık

üzülmez ve içi rahatlar diye, sîzlerle de paylaşmak istedim:

"İnne'l-abde'l-mü'mine leyed'ullâhe feyekûlü'llâhü Teala

licibrîle; "Lâ tücibhü, fe Innî ühıbbü en esme'a savteh" Ve izâ

deâhü'l-fâciratü kâle: "Yâ cibrîlü akdi hâcetehû innî lâ ühıbbü en esme'a savteh!"

"Bir mümin Allah'a dua edince, Allah-ü Teala Cibril'e emir verir; "onun duasına cevap verme; çünkü ben onun sesini işitme-yi çok seviyorum" der. Bir facir (günahkâr, kâfir veya münafık) dua edince de: "Ya Cibril, onun istediği şeyi hemen ver; çünkü ben onun sesini duymak istemiyorum"buyurur." Sizce de ilginç değil mi?

Bu hadisin başka bir rivayeti de az farkla şöyledir:

"Bir facir (kâfir veya münafık) Allah'a dua edip bir şey istedi-ği zaman, yüce Allah ita (istekleri vermekle görevli) meleklerini çağırır ve onlara "bu adam ne istiyorsa çabuk istediğini verip başımdan def edin; zira ben onun sesini duymak istemiyorum" buyurur. Mümin bir şey istediği zaman ise, ita meleklerine bu defa da "bu mümin kulumun isteğini biraz geciktirin; zira ben onun sesini duymaktan hoşlanıyorum" buyurur."

Yüce Allah'ın, kullarının bütün istek ve ihtiyaçlarını bildiği hal-de: "Dua edin ki kabul edeyim, isteyin ki vereyim" buyurması-nın sebep ve hikmetleri vardır. Bunlardan biri de bizde kulluk bi-lincini yerleştirmektir. Çünkü biz kuluz ve âciziz, muhtacız. Allah ise Samet'tir, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şeyin, herkesin kendisine, muhtaç olduğu, her şeye gücü yeten mutlak güç ve ira-de sahibi, mutlak zenginlik sahibidir. Her şeyin gerçek sahibi ve yaratıcısıdır. Kul, bu büyük makama karşı saygılı olmalı, haddini bile bilerek, gurur ve kibri atıp boyun eğmelidir. Keza kul, aczini ve ihtiyacını ortaya koyarak, tevazu ve huşu içinde, umarak ve kor-karak yalvarıp yakarmalı ve sadece Allah'tan istemelidir. Böyle bir havada, böyle duygu ve düşüncelerle isteyen kullara vermemek Allah'ın şanına yakışmaz, bunu da kendisi biliyor. Bir kutsi hadiste Resul-i Ekrem (s.a.v), yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu bildiriyor:

"Ey ve Acirc;demoğlu, sen bana dua ve ricada bulun ki, senin gü-nahlarını af ve mağfiret edeyim. Ey insanoğlu eğer ki günahların yerleri ve gökleri dolduracak kadar bile olsa, tevbe-istiğfar etsen günahlarına mağfiretle karşılık verir, seni affederim."

Cenab-ı Hak Meleklere: "Takvaya da ehilim; iman ve iba-det edilmeye de, azap ve ve iexcl;kabımdan korkulmaya da layığım" buyurmaktadır. Başka bir kutsi hadiste ise şöyle buyrulmaktadır:

"İzâ kâle'l-abdü: "Yâ rabbî, yâ rabbî!" Kâlallâhü: "Lebbeyk, abdî Sel tu'ta": Bir kul Rabbine güzel bir eda ile yürekten/'Ya Rabbi, Ya Rabbi!"diye çağırdığı zaman yüce Allah ona hemen: "Lebbeyk ey kulum, iste ki sana verilsin" buyurur.

Kitabımızın temel konusunu teşkil eden bir hadis-i şerifte ise sevgili peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:

"Ed-Duaü silâhu'l-mü'min: Dua müminin silahıdır."

Bu silah, belalara, musibetlere, kazalara, bilmediğimiz, gör-mediğimiz düşmanlarımıza karşı kullanılabilecek, oldukça etkili bir silahtır. Bu silah, kulların üzerine inen veya inebilecek her türlü tehlikeye, cinlere, şeytana, büyüye ve nazara karşı kullanılmaya ya-rayan bir silahtır. Kısacası bu silah, maddi-manevi, dünyevi-uhrevi, görünür görünmez, bilinir bilinmez her türlü kötülüğe karşı kulla-nılan ve bu kötülüklerden insanı koruyan oldukça etkili bir silahtır.

Dua, insana gelecek olan belayı önler veya geri çevirir. Dua sebebiyle insan belalardan, kazalardan ve her türlü felaketler-den korunup kurtulur. Nitekim bir hadis-i şerifte:

"Ed-duaü yeruddü'l-bela': Dua başa gelen belayı geri çevi-rir, defeder." buyrulmuştur.

Bir başka hadisi şerifte de; "Ed-duaü yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil fealeyküm ibâdellâhi bi'd-dua: Dua size in-dirilen ve indirilmeyen musibetlere karşı fayda verir. Öyle ise, ey Allah'ın kulları Rabbinize dua ediniz!" buyrulmuştur. Başka bir hadiste ise şöyle buyrulmuştur:

"Kaza ve belayı duadan başka hiç bir şey geri çeviremez. Ömrü de iyilikten başka bir şey uzatmaz."

Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve mağfireti, insanların üzerine dua sebebiyle iner. Dua ile insanlar her türlü arzu ve isteklerini, her çeşit ihtiyaçlarını Allah'tan isterler; yalvarıp yakarırlar, tazarru ve niyaz ederler. Cenab-ı Hak da lütuf ve kereminden kullarının arzu ve isteklerini yerine getirir. Keza dua sebebiyle kullarına rahmet ve mağfiret kapılarını açar, lütuf ve ihsanıyla üzerlerine rahmet yağdı-rır; rahmetinden de bir damla bile eksilmez. Nitekim bir hadiste:

"Dua rahmetin anahtarıdır" buyrulmuştur.

Cenab-ı Allah'a dua ederken isimlerinden hangisi ile edilse caizdir. Çünkü Cenab-ı Allah'ın 99 Esmaü'l-Hüsna'sı bizlere bil-dirilmiştir. İslam bilginlerinden "Cenab-ı Allah'ın 6.000 ismi var-dır" diyenler olduğu gibi, "3000 ismi vardır" diyenler de vardır. Buna göre, 1000 ismini melekler bilirler, 1000 ismini de Nebiler bilirler. İnsanlara bildirilen 1000 isim olduğunu söyleyenler, bun-ların 300'ünün Tevrat'ta, 300'ünün Zebur'da, 300'ünün İncil'de ve 99'unun da Kur'an-ı Kerim'debildirildiğini söylemekte, bir is-minin de Kur'an-ı Kerim'de gizli olduğunu onun da "İsm-i A'zam" olduğunu söylemektedirler. Bir mümin Allah'a dua ederken, Allah'ın bu 99 isminden herhangi biri ile dua etse de caizdir ve kabul edilir. Nitekim bir ayet-i kerimede:

"De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." (Isra, 17/no) buyrulmaktadır.

Ayet-i kerimedeki çağırma veya duadan maksat Allah'a isim vermektir. Ayet-i kerimenin nazil olmasına da sebep şudur:

Müşrikler Peygamberimiz (s.a.v.)'in: "Ya Allah, ya Rahman!" dediğini duymuşlar ve bunun üzerine, "O, hem bizi iki ilah edin-mekten men ediyor, hem de kendisi iki ilah tanıyor!" diye dediko-du yapmışlar. Cenab-ı Hak da, bu ayetle, Allah isminin de Rahman isminin de ve hatta diğer bütün güzel isimlerinin de (Esmaü'i- Hüsna) kendine ait olduğunu vurgulayarak, birçok ismi bulunma-sının birliğine bir zarar vermediğini bu ayet ile açıklamıştır.

Dua, kulluğun en önemli parçalarından biridir ki, insana değer kazandırır. Öyle ki yüce Allah dua etmeyene değer ver-mez. Bilindiği gibi zekât ve hac zenginlik isteyen ibadetlerdendir. İmkânı olmayan hali vakti yerinde olmayandan düşer, sorumlu tutulmaz. Namaz, oruç gibi ibadetler de sağlık ister. Hatta zaman, mekân, imkân ve bilgiyi gerektirir. Bunları bahane eden birtakım insanlar da ihmal ederler. Ancak dua için hiçbir mazeret ve hiçbir şart yoktur, zaman ve mekâna da gerek yoktur, paraya pula da... İşte bu yüzdendir ki yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"(Ey Muhammed, kullarıma) De ki: Duanız olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin" buyurmuşlardır. (Furkan,25/77)

Dua ile Korunma

Allah'ı zikretmek ve ona dua etmekle insanın vücudu güzel-leşir, yüzü nurlanır, alnı parlar ve belirgin bir işaret sahibi olur. Gerek insanlar, gerek melekler tarafından tanınır hale gelir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de buna dikkat çekilerek;

"Onların secde eseri olan alametleriyüzlerindedir." (Fetih, 48/29) buyrulmaktadır.

1.Dua ile insanın iradesi güçlenir, ruhu canlılık kazanır ve kuvvetlenir.

2.Dua ile insanın olaylara ve dünyaya bakışı değişir, basiret ve firaset sahibi olur; gözleri aydınlanır ve nurlanır.

3.Dua ile insan, hem insanlar ve manevi varlıklar tarafından hem de yüce Allah tarafından sevilip sayılır. Bu vesile ile de yerde ve gökte sevilip sayılır; sevdirilir, saydırılır ve kalplerde onun için bir sevgi ve dostluk hasıl olur.

4.Dua ve zikir sayesinde insana zararlı varlıklar yaklaşamaz. Kalbi Allah nuru ile aydınlanan kimseden, şeytan ve cinler uzak-laşır; işine ve ibadetlerine bulaşıp vesvese veremez, fitne ve fe-sat karıştıramaz, temiz ve huzurlu yaşar.

5.Dua ve zikirle insan, bütün iyiliklere kalbini açarve onlarla dolar. Güzel ahlak ve anlayış sahibi olmasına vesile olur. İnanç ve ibadetlerinde istikamet sahibi düzgün bir kişiliğe sahip olur.

6.Dua, zikir ve ibadete devam eden kimseler; akıllı, basiretli olur ve gafletten uzak bir hayat sürer. Şeytan, cin ve büyü tesirin-den uzak kalır; şeytan ve habis ruhların insanlar üzerinde yapmış olduğu tahrifattan kurtulur ve korunur.

7.Dili sürekli dua ve zikirle ıslak olan kimseyi, sürekli teyak-kuz halinde olduğu için ecel de gafil avlayamaz. Büyük ve yüksek ruhlu kimselerin vefat ettiği gibi, imanlı, itikadı düzgün, tertemiz bir havada ruhunu teslim eder. Güzel bir ölümle ölmüş olur, ga-fillerin düştüğü çukura düşmez. Bu nedenle de inşallah kabri de cennet bahçelerinden bir bahçe gibi süslenip onu karşılar.

8.Dua eden kimsenin, meşru ve helal olan bütün dilek ve istekleri Allah tarafından kabul edilip yerine getirilir, bu dünyada hiçbir kimseye muhtaç olmaz.

Şimdi, kim olduğunuza ve Mevla'nın katında nasıl bir ilgi ve sevgiyle karşılandığınıza ve göklerde size nasıl bakıldığına siz ka-rar verin! Hırsla istediğiniz şeylerin sizin hayrınıza mı şerrinize mi olduğuna da ayrıca siz karar verin de sakın aleyhinize olaca-ğı için o an istediğinizi yapmadı, yerine getirmedi diye Mevla'ya küsmeyin sakın! Bir de şu var ki, kabul edilmeyen dualarımız da bizim lehimizedir ama biz ilk bakışta bunu anlayamıyoruz. Bugün ısrarla olmasını istediğimiz bir şey için yarın iyi ki de olmamış diye şükredebiliyoruz. İnsanız işte ve aceleciyiz. İstediğimizin he-men olması ise bazen aleyhimize olabiliyor, bunu anlamıyoruz da "yapmadı, olmadı, beni sevmiyor, duymuyor, dinlemiyor, görmü-yor vs." gibi, isyan ve ithamlarla itham hatta isyan edip Mevla'ya küsüyoruz. Hayrımıza olanı tercih etme işini ona bırakamıyoruz; bunu başarabilsek zaten her şey bizim emrimize verilecek ama başaramıyoruz. Belki bu daha da büyük bir hayırdır da ondandır.

Şimdi şöyle bir düşünüp bakalım; acaba ettiğimiz dualar boşa mı gidiyor, yoksa hepsi kayıt altına mı alınıyor? Allah bizi duyuyor mu, duymuyor mu? Görüyor mu, görmüyor mu?

Bu konuda, Ebu Hüreyre (r.a.)'den nakledilen bir hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

"Sizden birinizin duası acele etmediği ve dua ettim fakat benim duam kabul edilmedi demediği takdirde kabul edilecek-tir." (Buhari, Daavat: 27; Müslim, Zikir; 17)

Ebu Musa el Eş'ari (r.a.)'den rivayete göre, şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.v) ile birlikte bir savaşta idik. Savaşı bitirince Medine'ye döndük insanlar tekbir getirerek seslerini yükselttiler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Rabbiniz sağır değildir. Uzakta da değildir; O her yerdedir." Ebu Musa dedi ki: Ey Abdullah bin Kays! Sana Cennetin hâ-zinelerinden bir hâzineyi haber vereyim mi? "Lâ havle velâ kuv-vete İllâ billâh." (Buhari, Cihad: 27; Müslim, Zikir: 17)

Aslına bakarsanız dua, bizim anladığımızdan veya anladı-ğımızı sandığımızdan da çok önemli bir ibadettir. Enes b. Malik (r.a.)'den rivayete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Dua ibadetin iliği, beyni ve özüdür." (Tirmizi)

Bir başka hadiste ise, Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Allah'a duadan daha üstün bir şey yoktur." (ibn Mace, Dua: 27) Yine Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Kim Allah'tan istemezse dua etmezse Allah o kişiye ga- zaplanır (kızar, öfkelenir)." (İbn Mâce, Dua: 17)

Şu hadiste de dua ettiğimiz zaman neler olup bitiyor ona cevap veriliyor: Cabir (r.a.), Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini işitmiştir: "Her bir Müslüman, Allah'a dua ettikçe Allah onun dileği-ni yerine getirir ve benzeri bir kötülüğünü ondan siler. Bu dua günah ve akraba ile bağını koparmak için olmadığı sürece böy- lece devam eder." (Müsned: 14350)

Duanın en makbulü de en sıkıntılı anlarımızdır. Ancak, sa-dece sıkıntıya düştüğümüz anda dua etmemek, özellikle rahat ve ferah zamanlarımızda Allah'ı unutmamak lazımdır ki o da bizi daraldığımızda unutmasın. Bakara suresinin 152. ayetinde;

"O halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin" ayetini, bazı tefsirciler, "geniş ve rahat zamanlarınızda beni anın ki, daralıp bunaldığınızda, sıkıntılı anla-rınızda ben de sizi anayım..." şeklinde anlayıp tefsir etmişlerdir. Tirmizi'nin Ebu Hüreyre (r.a)'den naklettiği bir hadis-i şerifte de bu hususa işaretle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Sıkıntılı ve ıstıraplı anlarda duasının Allah tarafından ka-bul edilmesi her kimi sevindirirse bolluk ve rahat zamanlarında duasını çoğaltsın."

Buraya kadar yazdıklarımızı yeterli buluyoruz çünkü diğer kitaplarımızda ve ekranda dua şuuru ve bilincini yeteri kadar işlediğimizi sanıyorum. Aldığım mesaj ve e-postaların çoğu bu yönde olduğundan böyle bir kanaate sahip oldum. Bu nedenle bu kitapta uzun açıklama ve ikna yollarına gitmeden direkt ola-rak uygulamalara geçeceğiz. Özellikle son zamanlarda fazlaca yaygınlaşan cin, şeytan, büyü ve habis ruhların baskılarına karşı tedavi yollarını, onlardan korunma ve kurtulma yöntemlerini el alıp anlatmaya ve çözüm üretmeye çalışacağız...

Burada şunu da eklemek istiyorum: Dua ederken, içimizde herhangi bir şüphe ve tereddüde yer vermeden dua etmeli, iste-diğimiz şeyi elde edeceğimize dair içimizde en ufak bir şüphe ve tereddüde açık kapı bırakmamalıyız. Böyle bir şey olsa olsa sade-ce şeytanın vesvesesi olabilir. Dualarımızın kabul edilmesi veya reddedilmesi bizi hiç düşündürüp endişeye sevk etmemelidir. Kulluk ve dua sadece Allah için yapılmalı, mükâfat veya ceza en-dişesi ile yapılmamalıdır. "Bana istediğimi verirsen ben de sana kulluk yaparım, dua ederim" gibi pazarlık edici havalarda da ol-mamak lazım. Çünkü insanın Allah'ı deneme hakkı ve salahiyeti yoktur. Bu ve daha birçok sebeplerden dolayı da dua ederken kafamızdaki "acaba?" şüphesini kaldırıp tam teslim olmadan du-aya oturmamalı, kendimizi duaya hazırlayıp öyle dua etmeliyiz. Çünkü duada şüphe ve tereddüt Allah hakkında suizan ve güven-sizlik doğurur ki, bu da sadece duaların reddine sebebiyet ver-mez -Allah muhafaza buyursun- bizim de reddimize sebep olan bir felaket olur. Çünkü zaten sevmediğin, istemediğin, güvenip inanmadığın, hissedip anlamadığın biriyle diyaloga geçmenin bir anlamı yoktur ve neticeye de götürmez...

Bu nedenle dua ederken her şeyden arınmalı ve olabildiğin-ce sessiz ve sakin bir ortamda tam bir teslimiyetle dua edilmeli-dir. Bu husus asla akıldan çıkarılmamalı, göz ardı edilmemelidir. Dua edip bir şey isterken de olağanüstü, imkânsız ve haram şey-ler istenmemeli, başkalarının felaketine sebebiyet verecek dilek ve isteklerden kaçınılmalıdır. Aksi halde masum isteklerimiz bile geri çevrilip yüzümüze çarpıtabilir. Biz kuluz ve istediğimiz ma-kam da Allah'tır. Onu kendi hırs ve intikam duygularımıza, öfke ve nefretlerimize alet edemeyiz. Böyle bir hakkımız ve salahiye-timiz olmadığı gibi, onun adetlerine, kanun ve krallarına da ters hareket edip zorlayamayız ve kabul edilmeyince de "neden ka-bul edilmedi?" diyemeyiz. Kabul edilebilecek şeyler istemeliyiz ki, istediklerimiz olsun ve biz de mutlu olalım.

Keza, karışık bir kafa ve bulanık bir kalple edilen dua, kabule layık olmayacağı gibi kalp, kafa ve dil üçlüsünün bütünleşmediği bir dua da kabule şayan değildir. Dil, duada belki en son gelen bir takdimci, teşrifatçı veya bir ileticidir. Ancak kalp ve kafa ise öyle de-ğildir. Kalp ve kafa yani akıl ve ruh, mutlaka birlikte hareket etmeli, dua etmeden önce, duanın kabulü için hazır hale getirilmeli, dış etkenlerden arındırılmalıdır. Bu da tamamen bize bağlıdır...

Cenabı Hak bizi, kendisine dua etmekten, tevazu ve mahviyet içinde yalvarıp yakarmaktan mahrum etmesin... Her şeye gücü yeten Kadir Mevla'mız, yaptığınız ve yapacağınız dualarınızı kabul eylesin...

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ YERİNE 13

Dua etmenin neresindeyiz? 13

BİRİNCİ BÖLÜM

GENEL İSTEK VE İHTİYAÇ DUALARI 25

Eûzü-Besmelenin Sırları ve Hikmetleri 25

Besmelenin Sırları ve Hikmetleri 26

Hacet Duası ve Meşhur Salavatlar 33

Örnek Bir Hacet Duası 34

Rasulullah'ın Öğrettiği Hacet Duası 35

Salat-ı Tefriciye ile isteme 36

Salat-ı Tefriciye 37

Salat-i Münciye 38

Salat-ı Fethiyye 39

Seyyidü'l-İstiğfar 40

Cehennemden Kurtulma Duası 41

Sabah-Akşam Şirkten Sığınma Duası 41

Rüyada Korkanın Okuyacağı Dua 43

Korunma Ayetleri ve Duaları 44

Korunma (Hıfz) Ayetleri ve Duaları 45

7 Ayetler ve Sırları-Hikmetleri 51

Her Türlü Bela, Musibet ve Korkulara Karşı Korunma 51

Beş Ayetler ve Hikmetleri 57

Uzun Ömür, Tövbe ve Dileklerin Kabulü İçin 57

Nazar-İsabet-i Ayn: Göz Değmesi 64

Bir Yetkiliden Korkunca Okunacak Dua 72

Borçtan Kurtulma Duaları 73

Geçim Sıkıntısına Karşı Okunacak Dua 74

Düşman Üzerine Okunacak Dua 75

Düşmanla Karşılaşınca Okunacak Dua 75

Uçak ve Vapur ve Benzeri Diğer Araçlara Binerken veya Kullanırken Okunacak Dua 76

Dua Kazayı Önler mi? 77

Korkulara Karşı 82

Clsmanî ve Nefsanî Afetlere Karşı 83

Şifa Ayetleri 83

Hafakan ve Yürek Çarpıntısı İçin 86

Başağrısına Karşı Okunacak Dualar 87

Siğil, Sivilce, Şişlikler, Tümsekler İçin 89

Siğilleri Gidermek İçin 89

Sivilceleri Gidermek için 90

Eldeki Siğiller İçin 90

Siğil için Başka Bir Usul 91

İçki, Kumar ve Zinaya Karşı 92

İsm-i Azam Duası ve Özellikleri 94

Eşiyle İlişkiden Nefret Edenler İçin 95

Erkekliği Bağlı Olanı Kurtarmak İçin 96

Vesvese ve Hayal Görmeye Karşı 96

Diş, Baş ve Benzeri Ağrılara Karşı 97

Dargınları Barıştırmak İçin 97

Kıskançlık ve Huysuzluğa Karşı 100

Her Türlü Göz Hastalıkları İçin 101

Kale Gibi Bir Ayet: AYET'EL-KÜRSİ 102

Ayet'el-Kürsi'nin Önemi ve 70 Sırrı 104

Müthiş Bir AyeteT-Kürsi Formülü 112

Asabilik ve Can Sıkıntısına Karşı 113

Can Sıkıntısından Kurtulmak İçin 113

Sıkıntı, Gerginlik ve Öfkeye Karşı 114

Korku-Heyecan, Evham-Vesvese, Şeytan ve Cin Şerrinden Korunmak İçin 115

İstihare Namazı ve Duası 116

İstihare Duası 116

Hacet Namazı 118

Haksız Yere Hapse Girene Ait Dualar 118

HER DERDE DEVA BÜYÜK DUALAR 121

Cevşenü'l-Kebir ve Tercümesi 121

Cevşenü'l-Kebir Duası 122

Kaside-i Celcelutiyye Duası 179

Kaside-i Celcelutiyye'nin Havassı 180

Celcelutiyye Duası 183

Kaside-i Celcelutiyye'nin Anlamı 194

Kenzü'l-Arş Duası ve Önemi 206

Kenzü'l Arş Duası 209

Kenzü'l-Arş Duasının Kısa Şekli 223

Kenzü'l Arş Duasının Okunuşu 226

Kenzü'l-Arş Duasının Anlamı 229

Kaside-i Bürde ve imam Busiri 231

Kaside-i Bürdenin Faydaları 234

Kaside-i Bürde'nin Türkçe Okunuşu 234

Kaside-i Bürdenin Türkçe Anlamı 246

Münacaat-ı Veysel Karanı 263

Münacaat-ı Veysel Karanî 264

Münacaat-ı Veysel Karanî'nin Anlamı 266

Sekine Duası 268

Okumaya Başlamadan Önce 270

Sekine Duasının Okunuşu 270

Duada Geçen Ayetlerin Anlamları 273

Maddi-Manevi Zenginlik Duaları 275

Maddi Manevi Zenginlik İçin Dualar 275

Zenginlik İçin Diğer Dualar 276

Borçtan Kurtulmak ve Zengin Olmak İçin 277

İKİNCİ BÖLÜM

BÜYÜ TEŞHİSİ VE TEDAVİSİ 283

İKİNCİ BÖLÜME GİRİŞ 285

Büyü ve Sihrin Dini Hükmü 287

Kur'an'da Büyü (Sihir) Var mı? 288

Büyü-Sihir Çeşitleri 296

Büyünün Etkileri ve Belirtileri 296

Büyü Herkesi Etkiler mi? 300

Büyü-Sihir En çok Kimleri Tutar? 300

Büyü Tazeleme 301

Büyü Yapılmış Kimsede Görülen Haller 301

Cin Büyüsü ve Cinle Yapılan Büyü 302

Erkeklik veya Kadınlık Bağlanması 302

Eşler Arasındaki Sihrin Teşhisi 304

Büyü ve Cinlerden Kurtulma Yolları 304

Büyülü veya Cinli Kimsenin Tedavisi 305

Büyü Bozmak ve Büyüden Korunmak 313

BÜYÜ BOZMA YOL VE YÖNTEMLERİ 315

Terkip 1 (Çok Etkili) 315

Büyü Bozmak İçin Terkip 2 317

Büyü Bozmak İçin Terkip 3 319

Büyü Bozmak ve Korunmak İçin Terkip 4 322

Sihrin İptal Edilmesi İçin (Genel) Terkip 5 322

Büyü Bozmak İçin (Özellikle Kadınlara) Terkip 6 323

70 Türlü Sihri Bozmak İçin Terkip 7 327

Sihir ve Büyü Bozmak İçin Terkip 8 328

Sihre ve Habis Ruhlara Karşı Okunacak Dua 331

Büyü, Cin-Peri, Bağlılık ve Nazara Karşı Koruma 332

Şahmeran Duası 332

Panik Atak, Depresyon ve Şahmeran Duası 332

Şahmeran Duası 336

Şahmeran Duasının Önemi ve Faydaları 338

Bağlılık Ve Çözme Yolları 1: 339

Bağlılık Çözmek İçin 2: 339

Bağlılık Çözmek İçin 3: 340

Bağlılık Büyüsünü Çözmek için 340

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

CİNLERİN SEBEP OLDUĞU RAHATSIZLIKLARI TEŞHİS VE TEDAVİ YOLLARI 341

CİN MUSALLAT OLMASININ TEŞHİSİ 343

Uykuda Görülen Rahatsızlıklar 343

Uyanıkken Görülen Rahatsızlıklar 344

Cin Bedene Girip Hasta Edebilir 344

Bedende Cin Varlığını Anlamak İçin 345

Cinlere ve Kötü Ruhlara Karşı 345

Şeytan ve Cin Baskısı Altındakilere Okunacak Etkili Bir Terkip 346

Şeytan ve Cinlerin Baskısı Altında Olanlara Okunacak Sureler ve Ayetler 347

Cin Zararlarına Karşı 21 Formülü 355

Cin Tasallut ve Zararlarına Karşı 359

Cinlerden Zarar Görüp Bayılanlar İçin 359

Musallat Olan Cinleri Yakmak İçin 360

Cin Yakmak İçin Başka Bir Yöntem 361

Cin Çarpması ve Zararlarına Karşı 361

Cinler Evden Nasıl Kovulur 363

Cinlerin Şerrinden Korunmak İçin 365

Cin-Şeytan İlişmesine ve Zararlarından Korunmak, Sevgi ve Saygı Kazanmak İçin 365

SON SÖZ 367

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: DE