Ben doğduğum zaman ne denizin rengini biliyordum ne de ağaçların. Benden başka insanların, hayvanların olduğundan bile haberim yoktu. Sonra yavaş yavaş büyüdüm hem kendimi hem de dünyayı tanımaya başladım.
Büyümenin en güzel yanı annemle babamın hep sözünü ettiği, sözcüklerle dost olan insanların biz çocuklara yazdığı öyküleri kendi başıma okuyacak olmamdı. Okudukça neler neler öğrendim. Kuşların pencerelerimize misafir olarak geldiğini ama evlerinin bazen maviye bazen siyaha dönen gökyüzü olduğunu, sihirli kayın ağacını, kumdan çıkan paraları, toprağa can veren solucanı… Okudukça şaşırıyor şaşırdıkça okumaya devam ediyordum. En çok ağustos böceğinin bir sanatçı olduğunu öğrendiğimde şaşırdım.
Ama hep güzel şeyler olmuyordu hayatta. Bazen denizler kirleniyor, denizi kirlettiğimiz için mercanlar azalıyor, balinalar, caretta carettalar evsiz kalıyordu. Bunları çok üzülerek öğrendim ama dünyamızı nasıl temiz tutacağımızı da biliyorum artık ve bunu bütün arkadaşlarıma anlatıyorum. Çünkü ben Doğa ve Deniz’in öykülerini okuyorum.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.