Edebiyat eserlerinin sinemaya uyarlanması çoğunlukla sorunlu olmuştur. Orson Welles'in "Dava"sı bu zorluğu aşabilmiş en çarpıcı örneklerden biridir. Welles Kafka'nın romanını sinema için salt bir edebi malzeme olarak görmemiş, metni kendi dilinde, hareketli imgelerle yeniden yazmaya girişmiştir. Welles'in "Dava" ile bir davası olduğu açıktır. Nasıl işlediğini kestiremediğimiz "Yargı" karşısında, o da her birimiz gibi "davalı"dır: "Suçum benden önce vardı."
Üçüncüsünü düzenlediğimiz "Deleuze ve Sinema" başlıklı etkinlik çerçevesinde gösterilen Welles'in filmi üzerine Enis Batur bu kapanmayan "dava"yı yeniden ele alan kısa bir metin kaleme aldı. Romandan filme, Kafka'dan, arada Max Brod'dan geçerek, Welles'e uzanan süreç şu sorunun etrafında düğümlenmiş hep: Joseph K.'yı (beni) ne ile suçluyorsunuz?
“Sayısız daktilo makinasının tuşlarından doğan uğultunun arasından geçen Josef K., kendi tutanağına doğru sürüklenir. İşleyip işlemediğini bilmediği, bilemeyeceği suçu iplerine dolandığı ağın merkezinde işlenmektedir.”
Bir koridor daha.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.