Şair arkadaşım Ömer Erdem’in, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 100. yaşını 100 şairle Dağlarca’ya giderek kutlamak gibi bir rüyası vardı. 100’e 6 kala Dağlarca sonsuzluğa göçtü. Çocukluğumda, belki de 50’li 60’lı yaşlardaki herkesin çocukluğunda, ilk okunan şair ya da şairlerden biriydi Dağlarca. Okul edebiyat kitaplarındaki “Sivaslı Karınca”, “Kızılırmak Kıyılarında” ve “Mustafa Kemal’in Kağnısı” şiirlerini ezbere bilenlerimiz de vardı unutmayanlar da. Ben de unutmayanlardanım. Daha bu şiirler taptaze dururken belleğimde, “Ağır Hasta” şiiriyle karşılaştım ve büyülendim. Bir daha da iyileşemedim!
Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şiirin zirvesinde yaşamış, tek başına şiir ülkesi olmuş bir şairi anmak, nefesini bulunduğumuz ana taşımak ancak şiirsel anlatımlarla mümkün olabilir, bu büyük şairin hatırası böyle yazılarla günümüze taşınabilirdi. Bu eylem, Haydar Ergülen’in “tepeden tırnağa şiirdir” diyerek seslendiği Dağlarca’yı, Dağlarca şiirini ele aldığı Dağlarca İçin 94 Cümle’deki şairane yazılarda ifadesini buluyor. Dağlarca için hazırlanan çalışmaların yer alacağı bir dizi kitabın ilki olan bu edebî bakış, yapıtlarıyla her daim genç ve yeni kalacak olan Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirine yeni anlamlar kazandırıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.