Cingöz Recai serisinin geç örneklerinden biri olan Sultan Aziz’in Mücevherleri, ilk defa 29 Mart 1959-26 Mayıs 1959 tarihleri arasında Tercüman gazetesinde tefrika edilerek okuyucuyla buluşmuş, 1962 yılında kitaplaşmıştır.
Mesadet Hanım, sahip olduğu Sultan Aziz’in paha biçilemez mücevheratını vârislerden kaçırmak için tertip ettiği planın kurbanı olur. Mesadet Hanım’ın Bostancı’daki köşkünde şüpheli ölümü, tüm İstanbul’un dilinde olan mücevherlerin Cingöz Recai’nin de dikkatini çekmesini sağlar. Mücevheratın yerini öğrenmek için çabalayan Cingöz Recai, bu zorlu macerada Mesadet Hanım’ın kızı Tülin, damadı Faruk ve şoförü Nuri’yi tetkik edecek, hadiseyi derinlemesine araştırdıkça meselenin çok daha büyük tertiplerle örüldüğünü anlayacaktır. Cingöz Recai’yi bu macerada Türk ve İtalyan rakipleri rahat bırakmadığı gibi, eski dostu ve amansız düşmanı Başkomiser Mehmet Rıza da onu yakalamak için tüm gücünü seferber edecektir! Prof. Dr. Seval Şahin’in notları ve Tülin Ural’ın takdimiyle neşrettiğimiz Sultan Aziz’in Mücevherleri’nde gençlik yaşlarını geride bırakmış bir Cingöz’le karşılaşsak da o hâlâ keskin bakışları, müthiş zekâsı, kurduğu teşkilatı ve sevgilisi Jale ile tüm karmaşık olayların üstesinden gelecek bir heyecana sahiptir!
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.