Çingeneler, edebiyatımızın konu haritası içinde kendilerine geniş bir yer bulmuşlardır. Gölge oyunundan günümüz Türk edebiyatının çeşitli türlerine uzanan çizgisinde, yazın, sıra dışı niteliklerinden dolayı Çingenelere duyarsız kalamamıştır. Dünya edebiyatında Carmen’den bu yana genellikle romantik bir bakış açısıyla ele alınan Çingenelerin dünyaları ve yaşamları, aslında aldatıcı göstergelerden oluşur. Bu niteliklerinden ötürü, onların edebiyata yansıyan imgeleri de hep sorunlu olmuştur. Ayşegül Devecioğlu, Ağlayan Dağ Susan Nehir’de, gacoya kapalı bu dünyanın içinde yaşamış, onları gözlemlemiş, masallarını/hikâyelerini dinlemiş bir anlatıcı aracılığıyla bizim için bir terra incognita olan bu semiyotik evreni başarıyla kurmaca düzleme taşımıştır. Anlatıcının, nasıl yazar olduğunu/yetiştiğini ortaya koyan roman, bu dünyanın hiyerogliflerini okuma çabasının bir ürünüdür. Bu özellikleri nedeniyle göstergebilimsel bir okuma için de oldukça uygun bir metindir. Bu kitap, bir gösterge avcısının serüvenini Roland Barthes’in Sarrasine çözümlemesi ışığında bir okuma denemesidir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.