William Faulkner’ın benzersiz romanı Çılgın Palmiyeler, olayları, kişileri, mekânları apayrı ama yine de birbiriyle derinden bağlantılı iki uzun öyküden oluşur. Yapıtlarında hep farklı anlatım biçimleri deneyen Faulkner, “Çılgın Palmiyeler” ve “Irmak Baba” başlıklı bu öyküleri tek bir romanın parçaları gibi tasarlamış, bölümlerini dönüşümlü biçimde sıralamıştır. Öykülerden ilkinde, yasak aşk yaşayan bir erkekle bir kadının toplumun baskısından kaçma çabası anlatılırken, ikincisinde bir mahkûmun özgürlüğüne kavuşmakla hamile bir kadının hayatını kurtarmak arasında kalışı hikâye edilir.
Çılgın Palmiyeler’de Faulkner, hayat almakla hayat kurtarmanın, özgürlüğü aramakla özgürlüğü feda etmenin iç içe geçtiği unutulmaz bir senfoni yaratır.
1939’da yayımlanan romanı hakkında Faulkner şöyle diyor: “‘Çılgın Palmiyeler’in ilk bölümünü bitirir bitirmez, bir şeylerin eksik kaldığını, öykünün pekiştirilmesi, müzikteki kontrpuan benzeri bir yöntemle güçlendirilmesi gerektiğini gördüm. Bunun üzerine, ‘Çılgın Palmiyeler’deki öykü yeniden canlanıncaya kadar ‘Irmak Baba’yı yazdım. Derken, ‘Irmak Baba’nın birinci bölümünün sonuna gelince, onu bırakıp ‘Çılgın Palmiyeler’e döndüm ve gene gücünü yitirmeye başlayıncaya kadar yazmaya devam ettim. Sonra, onun ‘antitez’i olan ‘Irmak Baba’nın bir bölümünü daha yazarak ‘Çılgın Palmiyeler’i yeniden canlandırıp güçlendirdim.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.