Coğrafyasının bütün seslerini ve renklerini de bohçasına alarak gitti; dilini, geleneğini bilmediği bir yere.Uzun bir yolculuktan sonra dilini ve yerini bilmediği memleketin "kınasız gelinlerinden oldu. Akşam karanlığında bir köy evine vardılar. Korkuyla çarpan bir yürek, yol yorgunluğu, mide bulantısı, uykusuzluk... Ölgün ışıklar altından geçirilerek bir odada iskemleye oturtuldu. Yüzlerini seçemediği insanlar odaya girip çıktılar. Şaşkındı! Anlamadığı bir dilden sesler duyuyordu. Yüreği bir tarla kuşu yüreği gibi yerinden çıkacakmışçasına çarpıyordu... Horoz sesiyle ayrıldığı yurdundan, horoz sesiyle uyandı kül rengi şafağa. Sabahın ışımasıyla birlikte kekik kokulu bedenini, babası yaşlarında birinin yatağında bulmuştu.Soğuk duvarlar arasında “Şimdi çok üşüyorum anne." diye mırıldandı
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.