20. yüzyılın başlarında fizikte yaşanan iki ‘sıçrama’; İzafiyet ve Kuantum Teorileri, determinist-mekanist kabullere dayalı modern doğa düşüncesinin büyük mesafelerde, yüksek hızlarda ve atom altı seviyede yetersiz kaldığını ortaya koymuştur. 1900-1927 tarihleri arasında şekillenen ve yüzyılın ikinci yarısında bir Standart Model’e kavuşan bu iki kuram, Newtoncu doğa yasalarıyla iş gören modern fiziğin, tabiatı tasvir ederken kullandığı madde, hareket, süreklilik, sonsuzluk, uzay, zaman, enerji, atom gibi temel kavramlarını değiştirerek yeniden tanımlamış, böylece 20. yüzyılın başlarında çağdaş doğa düşüncesi doğmuştur. Çağdaş doğa düşüncesi, İzafiyet Teorisi ve Kuantum Teorisi’nin yol açtığı olağanüstü sonuçlarla birlikte, bir yandan yeni bir kozmoloji inşa ederken, diğer taraftan da madde ve gerçekliğin yapısına ilişkin çarpıcı bulgulara dayanarak sadece yeni bir fizik değil, aynı zamanda yeni bir bilim anlayışı da doğurmuştur. Bu kapsamlı değişim, zorunlu olarak etkileşim içinde bulunduğu felsefi, dini ve kültürel alanlara kadar uzanmış, nihayet yeni bir dünya görüşü cesametine ulaşmıştır.
Günümüzde, doğanın bu yeni algılanış tarzını ve başta fizik olmak üzere doğa bilimlerinin ortaya koyduğu çarpıcı sonuçları hesaba katmayan felsefi ve dini çabalar daha baştan kendilerini sınırlandırmış olacaktır. Yazarın amacı, 20. yüzyılda yolları doğa kavramında kesişen bilim, felsefe ve dinin iç içe geçen çok yönlü ilişkilerine ışık tutmak, doğanın bu yeni kavranış tarzının içerimlerini incelemektir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.