Gözde renk, yerde mevsim yaratan yedi güneşin altındaYarısı madde, yarısı ruh, öyle bir dünyaydı mekan...Kilimi yeşil çayır, çatısı gök kubbeden obaydı;Sesi Orhun Nehri akışlı, rengi akbuğdaydı;Dört yanı alkımlı, çevreni yaydı mekan.Yaprak hışırdaşır, kanat sesi duyulurAlageyik koşuşlu sır ormanlarında;Zümrüt Hüma uçuşlu semalarındaÖzgür nefesiydi bereketi, biteği.Geçit vermez demir dağlarınınYollarına yazılırdı bir destan...
Bengütaşını yontan adsızın;Aşkına savaşan ilkeli kızın;Ozanlar sesi ıklığ, kopuzun;Kadim yurduydu o mekan.Ezelden geleceğe mirasıydıOngun bahar yağmurlarınınSularında yıkanan Oğuz’un...
Bir mekan ki o, Bengibozların;Savruk yeleli beyaz, doru ve al,Güz rüzgarıyla yarışan ala atların;Ruhundan süzülüp yeniden doğanKımız memeli, şahlanan kısraklarınŞairin Davet’ini alıp önceki asırlardanSilinmez izler bırakıp “Uzak Asya’dan”Dağlarına gün değimi vardığı Anadolu’ydu...İçinde korkusuz Kan Turalı’lar, nice delikanlılar;İnce Belli Banuçiçek, Sarı Selcen, Çalı Kuşu Alçin’ler;Ağam hey! Kaşları yay, yüzleri ay nice güzeller vardı...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.