Yeryüzü suskundu sanki o gün... Çıt yoktu... Sessizliğin sesi bile kısılmıştı.. İlk defa tüm canlılar da benim Sessizliğime eslik ediyor gibiydi. Açılmak istemeyen göz kapaklarımı araladığımda endişeli gözlerle beni seyre dalan annemin belirsiz silueti ile anlık görmeler yaşadım. Söze gerek yok, belli ki bu defa daha farklı bir durum vardı, annemin yüzü bunu söylüyordu... Bitap bir şekilde tekrar kapandı göz kapaklarım. Sanırım o da kötü sürprizlerden bezmişti.
Tekrar açıldığındaki manzarayı görmemem için saklıyor, koruyor gibiydi beni... Puva tedavisi sonrası fenalaşmışım ve ağır yanık sebebi ile acilen yattığım hastaneye ulaştırılmışım. Tüm bedenim, bir kısmi yanmış, küle dönmeden sönmüş odun parçaları gibiydi. Kımıldamadan öylesine yatıyordum. Hissettiğim acıyı tarif edecek bir kelime var mıydı acaba lugatlerde...Ben bulamadım...
Yaklaşık bir ay hastanede bu şekilde tedavi gördüm, ilk on beş günü hatırlayamıyorum. Pansuman yapıldığında ki ağrıyı hissetmemem için de uyutuyorlardı sürekli... Her dalışımda hayatımı tekrar yaşıyor gibiydim... Bir anda önüme düşen görüntülerle ben tekrar tekrar kendimi seyrediyordum... Ne çok şey yaşamıştım... Ve kim bilir daha neler yaşayacaktık? Hastaneler yabancısı olduğum yerler değildi, ama bu son yatışım hayatım boyunca unutamayacağım birçok izleri de hikayeme dahil etti.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.