Beyrut; çelişkiler, paradokslar şehri.
Bir yanıyla şehir, bir yanıyla değil. Bir yanı şiddet ve hüzün, bir yanı merhamet ve eğlence. Bir yanında hatıraları saklayan hafıza, bir yanında unutulmuşluk.
Beyrut, savaşın ve barışın şehri...
Elinizdeki öyküler, heyecanını ve enerjisini yitirmemek için direnen bir şehrin yeniden keşfine aracılık ve tanıklık ediyor.
Beyrut Noir yazarları, edebiyata dair naif dokunuşlarla bu tanıklığı ve yeniden diriliş hikayesini bir kez daha var etme peşindeler. Bu hikayeler düş kırıklıklarıyla dolu, umutsuzluk içeren, eleştirel yanlarıyla Beyrut’a dair genel bir tutumu ortaya koyuyor. Okuyacağınız öyküler, gerçeğe tamamen uzak duran, Beyrut’un turist broşürlerinde veya nostaljik tasvirlerinde bulunamayan, şehrin asıl gerçekliğini, büyük labirentlerini göstermektedir. Belki de hikayeler için “Beyrut Noir” başlığını kullandığımız anda bunları söylemeye gerek dahi bulunmuyor. Fakat okurken buradaki “noir” ifadesine birden fazla anlam yüklenebileceğini keşfedeceksiniz. Kuşkusuz bunun nedeni, aynı zaman diliminde Beyrut’ta yaşananların iki ayrı uçta tasvir edilebilmesidir. Ya da başka zamanlara dair hikayelerde aynı tasvirlere varılabilmesi de...
Savaştan önce bir Beyrut vardı ve herkese aitti. Savaştan sonra bir Beyrut var ve kimseye ait olmayı beceremiyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.