Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi Akdeniz’i “Türk gölü” haline döndüren?
Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi “Dünya bir padişaha çok, iki padişaha az” diyerek otuz Türkiye büyüklüğünde bir devlet inşa eden?
Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi, yeri geldiği zaman hem kâinata, hem de hayata meydan okuyan?
Bizim ninelerimiz dedelerimiz miydi, farklı dinden, farklı dilden, farklı kılık kıyafetten olanlara hoşgörü içinde bakan…
“Öteki”yi “ötekileştirme”den içselleyip “inanç, ibadet, kıyafet, seyahat, ticaret özgürlüğü” tanıyan?
Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi her meydana ebedî abideler diken?
Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi aç kalan Hollanda’ya, Fransa’ya ve Yunanistan’a ekmek veren?
Bizim ninelerimiz dedelerimiz miydi Açe’ye (Endonezya) yardım gönderen?
Acaba bu kendine güveni, bu cesareti, bu cüreti, bu hoşgörüyü nereden alıyorlardı?
Aynı millet olduğumuz halde bizde neden aynı cesaret, aynı cüret, aynı beceriklilik, aynı hoşgörü yok? Acaba genlerimiz de mi bozuldu?
Genlerimizi bilemeyeceğim, ama biz bozulduk! Ninelerimizin, dedelerimizin kudret kaynağından koptuk.
“Hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.”
İspatı ortada. Ceddimizin yaptığı tarih, “Kâinata meydan okuma” tarihidir.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 238
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2018