Ey okur,
"Bir varmış, bir yokmuş" diye başlar ya masallar, bu masal "bir yokmuş, bir yokmuş" diye başlasın istiyorum. Çünkü o, yıllar yılı edebiyat dünyamızda yok sayıldı. Kimileri ona "deli" dedi, yazdıklarınaysa "deli saçması"; kimileri ise edebiyatımıza yeni bir açılım getirdiğini savundu. Ama o, ille de yazdı, üstelik "ben deliler için yazıyorum" diye haykırarak. Ve bir gün oğluna yazdığı bir mektupta "Bu ülkede birileri mutlaka beni anlayacak." diyordu. Anladım mı? Bu uzun soluklu çalışmanın ardından ey okur, bu soruya ancak sen cevap bulabilirsin. Ben sana sadece şu ipucunu verebilirim: Sevim Burak, Kuzguncuk Haham'ının evi ile yokuşun sonundaki köşk arasında koşarak, babasına içki taşıyan bir çocuk... Annesinin, dolayısıyla kendisinin Yahudiliğinden utanan, yaşlı, yalnız ve azınlık bir grubun içerisinde gittikçe "azalan", azaldıkça çoğalan bir sanatçı. Sonra inadına Tevrat'a öykünen, "Ben bununla gurur duyuyorum." diye haykıran bir Livanten. O, hep hayatın hastalıklı tarafında yaşamış ve aşkın şizofrenik halini anlatmış Sevim Burak.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.