Adem babamızın yareni Havva anamızdan beri aşk, bir varoluş nedeni ve “yaratılanı Yaratandan ötürü sevme” eylemidir aslında. Bebekler aşkla doğar, güneş aşkla aydınlatır kainatı, balıklar aşkla yüzer, rüzgârın sesi aşkı anlatır, tohumlar bitkiye aşkla döner, tekmil mahlukat aşkı tesbih eder lisanınca…
“Aşk imiş ne varsa alemde” derken Fuzuli, Koca Yunus ise “kıymetli nesne” dediği aşktan yoksun olanları yemişsiz ağaca benzetmiştir. Hz. Mevlana: ”Gerçek âşık, gökteki yıldızların içinde ay gibi parıldar, o suya bile hürmetle bakar olur.” derken özetlemiş binlerce yıldır çözülemeyen sırların sırrını.
Gökyüzünde, yeryüzünde ve görülmedik tüm alemlerde yaşama anlamını veren aşktır. Aşk, nefestir. Tıpkı nefessiz ney’in sazlıktaki herhangi bir saz olması gibi. Aşksız kalan gönül de sazlığın tamamına sahip olsa neye yarar... Mademki aşksız yaşayamayız ve aşk bir sonsuzluktur, bu sonsuzlukta madem “Ölen beden imiş, aşıklar ölmez imiş.” Çorbada iki tutam da bizim tuzumuz olsun istedik.Hepinize aşk olsun...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.