Sprache wechseln
Batı tarihini olduğu kadar İslâm tarihini de yakından ilgilendiren Haçlı Seferleri’ni anlatan bu çalışmada özellikle Alman Haçlılar üzerinde duruldu. Çarmıhtaki Çelepâbîler olarak da nitelendirebileceğimiz Almanların kendi dindaşları tarafından sık sık aforoz edilmesi ve tabiri caizse defalarca çarmıha gerilmeleri diğer Haçlılara oranla oldukça farklıydı. Papalık kurumunun Haçlı seferlerinin başlaması için öne sürdüğü argümanlara inanmamaları, dinî ve dünyevî otoritelerin baskısıyla zoraki olarak mücadelelere katılmaları, en fazla asker ve para kaybeden millet olmaları ve bütün çabalarına rağmen kendi dindaşları tarafından saf dışı bırakılmaları da bir hayli ilginçti. Savaşmadan Kudüs’ün Alman bir krala teslim edilmesi ise son derece şaşırtıcıydı. Seferlerin başlamasında akl-ı selim bir politika güden ve papalık kurumunun hatalarını yüksek sesle söyleyen Alman Haçlılar, bu durumda merak edilecek bir milletti. Almanlar, 1291’e kadar Kudüs’e geldiler ve gittiler. Giderlerken “Seni unutursam ey Kudüs, sağ elim kurusun, seni anmazsam dilim damağıma yapışsın” diyerek onurları ve şerefleri üzerine yemin ettiler.