Sprache wechseln
• Zifiri karanlık içinde önce bir öksürük resitali başladı. Ve bir adam bir ışığın içinde doğdu sanki. Gözleriyle etrafı süzdü hiç acele etmeden. Sopasını vurdu yere üç kere, mendilini şöyle okkalı salladı, attı omzuna, zamanı durdurdu sanki. Başladı laf ebeliğine. Ne tekerleme, ne şekerleme ustalıkları öyle. Dil kıvrak, zeka küp küp. Öyle bir giriş yaptı ki, gönüllere şenlik.“Hak dostum hak! Zamandan aldım bir çırak Ama yedi durdu dayakHaşa huzurdan her zaman usta, çırağını sever Hem sever hem de döverEve gelmez ne zamandır külhani yatır Kovsam o da olmaz, darılırKibardır, çarşafsız yorganda yatırHayat dediğin zaten, bilirsiniz hep kahır Efendim, eşek aldım pazardanGöze geldi çatladı nazardanDedem çıktı -hem de zamansız- mezardan Bize ne demeyin bu Kıssahan’dan…Çırak topladı pılıyı pırtıyı kaçtı Etrafa varını yoğunu saçtıBenim canım efendim oyun sepetim Huzurunuzda perdesini açtıİşte böyle efendim. Zamanın evailde. Al gözüm seyreyle. Görelim mevla neyler, neylerse güzel eyler.”
(Tanıtım Bülteninden)