Rakamları silinmiş bir zar tanesi gibi sokağa attım bedenimi. Şemsiyem birkaç adım sonra fırtına tarafından bükülmüş tenekeye çevrildi. Yağmur, kaybettiği hafızasına yeniden kavuşmaya çalışan bir bilincin çırpınışı gibi yağıyordu. Ne yatay iniyordu aşağıya ne de dikey... Sarmal şeklinde vücudumun her yanını kuşatıyordu. Sokak aralarından, evlerin ve dükkanların içinden, yerin altından, çatıların üzerinden fışkırıyor; acılar içinde inliyor, kıvranıyordu. Duvarlara tutunarak ilerlemeye çalıştım. Ağaçlara sarıldım. Üzerimde uçuşan reklam tabelalarına selam verdim. Meliko'ya sövmem gereken hiçbir fırsatı kaçırmadım. Ruhum yağmura ve rüzgüra karıştı. Kâh onlar beni sürükledi kâh ben sürükledim kendimi arkalarından... Beni hayatta tutan tek şey Meliko'ya ulaşma arzumdu. Onu bulacak, yakasına yapışacak ve hesap soracaktım: "Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim!'
Şahin Sınır, bu romanıyla Türk Edebiyatının en acınası ve en acımasız kahramanını yaratıyor. Bazı karanlıklar aydınlanmaz, tıpkı Meliko gibi...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.