O öğrencilerine orkestra şefi gibi, Ağrı Dağı’na çıkartan rehber gibi, yavrularını yırtıcılardan koruyan anne ördek gibi, gemilerin rotasını bulmasını sağlayan deniz feneri gibi, adalet terazisini tutan Themis gibi eğitim veriyordu. Doğrularından ödün vermedi ve asla geri adım atmadı. Mezun ettiği öğrencilerini bulup görüşmesini sürdürdü. O öğretmenlik mesleğini ve öğrencilerini çok seviyordu.
O doğada yürürken hiç konuşmadan, sadece ayaklarının çıkardığı ses, kuş cıvıltıları, çekirge ötüşleri ve rüzgârın ağaçları salladığında çıkan sesleri dinlemeyi sever, bu gizemi bozmamak için kimse ile de sohbet etmezdi. Hep zirvede olmak, oradan bir kuş gibi doğayı seyretmek isterdi. Emekli olduğunda hayalindeki küçük ahşap dağ evinde yaşamak istiyordu. O dağları, doğayı çok seviyordu.
“Evim, canım evim.” Evinin sınırsız özgürlüğünü yaşadığı bir yer olarak çok seviyordu. Huzuru, mutluluğu evinde buluyordu. Bir de ayaklarını uzatıp çayını yudumluyorsa, artık ondan mutlusu yoktu. Dağlar Kızı Gülenay Öğretmen sevdiklerinin de içinde yaşadığı evine âşıktı.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.