Fotoğrafa olan ilgimin, edebiyatçı kişiliğimle ilgisi olduğunu bir okurumun dikkatimi çekmesiyle daha iyi anladım.
“Senin fotoğrafların, öykülerine ne kadar benziyor”, demişti okurum. Sanırım kendiliğinden gelişen bir şey bu. Bir öykümde halı dokuyan bir kızı anlatıyorum, yaşamak için halı dokumaktan başka bir şansı yok o çocuğun.
Hüznü, acısı gözlerine yansıyor. Kirkiti her vuruşunda yüreğindeki öfke açığa çıkıyor. Bir şekilde tanışıyoruz onunla. Keşke senin gibi bir babam olaydı, diyecek kadar yüreğini açıyor. Fotoğrafını çekiyorum.
Acısı, hüznü gül yanaklarına düşüyor. Bir kare fotoğraf ile bütün bir ömrü anlatan bir öykü çıkıyor ortaya.
Bir anı, öykü ile de sonsuzlaştırabilir insan ama bir kare fotoğrafta o anı yeniden yaşamak, yeniden düşsel gezilere çıkmak, ne güzel.
Umarım, bu siyah/beyaz karelerde, siz de yaşamınızdan bir anı yakalarsınız.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.