“Belki de hayatına hiç girmemeliydim. Ama kader işte. Önce yolumu hana düşürdü sonra senle karşılaştırdı. Hani bana sordun ya “Sesime ses olur musun?” diye o gece çok düşündüm. Sen ağır bir yük altındasın. Ben bu yüke ortak olabilir miyim, buna net cevap veremem. Beni anla lütfen Vefa.” diye yazmıştı.
Mesajı bir daha okudum. Aslında anlamsız bir eylemdi bu ikinci okuyuşum.
Telefonu bıraktım. Başımı ellerimin arasına aldım.
Radyoda en sevdiğim şarkı çalıyordu. “Sen uzaklarda değil, damarımda kanımsın.” Oysa Meryem yoktu.
Hiçbir şeye dokunmadan dışarı çıktım. Kitabevinin kapısını çektim.
Handan çıktım. Ulu Cami bahçesi insan seliydi.
Kalabalıkta onu arıyor gibi umutsuzca bakındım.
Bu kalabalıkta olabilir miydi? Kim bilir? Çelebi gelmişti peşim sıra. Sanki o da anlamıştı hayatımdan birinin çekildiğini.
Kucağıma aldım. Yumuşacık tüylerini okşadım.
Kalabalığa umutsuzca bakarken Meryem’i düşündüm. Rutin giden hayatıma girip ona renk katan, onu büyülü hale getiren ve sonrasında beni yine kaderimle baş başa bırakan insanı…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.