Türklerin en eski yazılı belgeleri hangileridir? Neden yazıldı? Kime hitap edildi? Neler anlatıldı? Hangi duygular aktarıldı?
Eski Türk yazıtları dediğimiz bu metinlerde, devlet yöneticileri millete, Türk boylarına seslendi. Sade vatandaşın yazdıklarında ise hatıralar tazelendi. Bir bakarsınız "Bunu ben yazdım, adım filanca" demek için, bir bakarsınız kitap boyutunda metinlerle anlattılar düşündüklerini, yaşadıklarını. Kimi zaman savaşlar anlatıldı uzun uzun, kimi zaman ise sevinç ve gözyaşı nakşedildi bengü taşlara. O günden beri, bin küsur yıldır bize hep bir şeyler anlattı o taşlar. Ebediyen anlatsın diye bengü taş adını verdiler.
Türk runik harfli eski Türk yazıtları, 1730 yılında P. Tabbert von Strahlenberg'in çığır açan eserinden itibaren olmak üzere, esasen harflerin çözüldüğü 1893 yılından bugüne kadar eksilmeyen bir heyecanla işlendi, incelendi, yorumlar yapıldı. Dolayısıyla bu metinler binlerce kitaba ve makaleye konu oldu.
Bu satırların yazarı, 1995 yılında başladığı bu büyük külliyatı, öncelikle anlama ve ardından anlatma görevine Bozkırın Tanıkları, Eski Türkçe Yazıtlar adlı yeni bir yayın ile katkıda bulunmak niyetindedir. Kitapta, Türklerin en eski, ancak bildiğimiz, bugün bile aynı veya benzerine tanıklık ettiğimiz hatıralarına rastlayacaksınız.
Kitapta öncelikle "Eski Türkçe nedir, ne değildir?" sorusu ile karşılaşacak, ardından bu büyük külliyatın bulunduğu coğrafyalardan bize seslenen metinlerden örnekler göreceksiniz. Kitabın en temel hedeflerinden biri, Türk dili ve edebiyatı ve tarih gibi alanların mensuplarına hitap etmek ise, ikinci hedefi bu millete mensup olanların, atalarının yazdıklarım doğru bilgilerle öğrenmesi olacaktır. Okuyucunun, bir hikâye veya roman tadında lezzet alması için dipnotlara ve kaynaklara boğmaktan uzak durmaya çalıştım. Umarım yazarken aldığım tadı, siz de okurken alırsınız.
(Tanıtım Bülteninden)