Sema Soygeniş’in, mimari mekân tasarım sürecinin doğadan kente, yapılardan iç mekâna uzanan yolculuğunu aktardığı yeni kitabı Boşlukta Gezinirken.. Mimari Mekânın Öyküsü YEM Yayın’dan çıktı.
n
n
Prof.Dr. Sema Soygeniş, tasarımcı ve tasarım eğitimi vermiş bir mimar olarak, mimari mekân tasarım sürecini belirli temalar üzerinde yoğunlaşarak anlatmayı, mimari tasarımın doğadan iç mekâna uzanan yolculuğunda doğayı, kenti ve iç mekânı irdeleyerek, hissederek, bu üçlünün arakesitlerini bulmaya yardımcı olabilmeyi amaçlıyor.
n
Kitap, daha önce yine YEM Yayın tarafından yayımlanan Mimarlık Düşünmek Düşlemek adlı kitabının devamı niteliğini taşıyor. Mimarlık Düşünmek Düşlemek’te mimarlığın ne olduğu konusunu belirli temalar üzerinden tartışan ve okuyucuları mimarlık hakkında düşünmeye, düş kurmaya yönlendirmeyi amaçlayan Sema Soygeniş kitabın içeriğini şöyle anlatıyor:
n
“... Bu kitapta, tasarımın başlangıç sürecinde araştırılması, düşünülmesi, yorumlanması gereken ana temalar üzerinden tasarımı tartışmaya ve tasarımın ifadelendirilme süreçlerine yoğunlaştım. Tasarım sürecinde yaratıcı ve üretken olabilmek amacıyla, bu süreçte yaşanan sancılara, bir ölçüde ışık tutabilmek, yol gösterici olabilmek düşüncesiyle; Doğa, Kent, Arayüz, Mekân, Tektonik, Mimari İfade başlıkları altında, meslek hayatım boyunca gezdiğim, deneyimlediğim birçok yapı üzerinden, boşluğun, mekânın hikâyesini sorgulayarak, tartışarak aktarmaya çalışmaktayım. Tasarım eyleminde, bağlam ile ilgili incelenecek konuların başında doğa gelmektedir. Kitapta, doğadan kent ve kent mekânlarına kadar bağlam ile ilgili veri ve potansiyelleri görmek, mekânın sınırlarını ve niteliğini oluşturan çeper, arayüz, duvarı anlamak, anlamlandırmak, mekânın işlerliği ile birlikte mekân algısını zenginleştirmek, algı ve tektonik üzerinden mekânı düşlemek ve bu kavramlar üzerinden tasarımın nasıl kurgulanacağı ve sunulacağı üzerine bir kurgu düşünülmüştür. Mimari İfade bölümünde tasarım süreç ve düşüncesinin grafik ifadesini bir tasarım projesinden seçilmiş grafikler eşliğinde açıklamaya çalıştım. Mimari tasarım eyleminin gidiş gelişli bir süreç olarak gelişmesine olanak tanıyacak sözel ifade ile birlikte grafik ifadenin ana düşüncenin kristalleşmesine olan katkısı göz ardı edilmemelidir. Bu, tasarımın düşünsel boyutuyla anlaşılıp anlatılmasını da mümkün kılmaktadır. Bu bağlamda tasarımcının kendisi ile olduğu kadar işveren ve bu sürecin diğer aktörleri ile iletişiminde etkili bir dil olan düşüncenin grafikleştirilmiş ifadesinin önemini vurgulamak istiyorum.
n
Tasarım eylemi çeşitli bilimsel verilere dayandırılabilir ama tasarım eylemi kişiye özeldir. Tasarımın nasıl yapılacağı ve tasarım eğitimi konusunda çeşitli araştırmalar yapılmakta, çeşitli deneyim paylaşımları ve akademik yayınlar bulunmaktadır. Tasarım eğitimi, kişinin mimarlık eğitiminin hangi aşamasında olduğu kadar, eğitimi veren kişinin deneyimini ve bireyselliğini de içinde barındırmaktadır. Mimarlığın çağlar boyunca ne ölçüde değiştiği tartışılabilir. Mimarlık eğitiminde de bu değişimin farklı boyutlarda yer aldığı görülebilir. Mimari tasarım eğitiminde kilit sözcükler olarak ‘sorgulamak’, ‘sorgulatmak’, ‘ufuk açmak’, ‘farkındalık yaratmak’ın etkili olabileceğini, yaratıcılık içeren tasarım eyleminde tasarımcının çeşitli araştırmalar ve değerlendirmeler sonucunda oluşturduğu hikâyesinin, kurgusunun odaklanılması gereken bir konu olduğunu hatırlamakta fayda vardır. Tasarım yaklaşımı, yöntemi de ürünün değerlendirilmesi gibi farklılık ve bireysellik içerebilir. Eğitim sürecinde farklı tasarım yaklaşım ve yöntemlerini deneyimlemek ve özgün bireysel yaklaşıma ulaşmak amaçlanmaktadır. Bir mimarın meslek hayatı sürecinde bile mimarlığa yansıyacak, toplumsal, teknolojik gelişmelerin, değişimlerin varlığını deneyimlemek mümkündür. Bu bağlamda tasarımcının güncele ve geleceğe yönelik açılımlara duyarlı olarak mimarlığı sorgulamalarının, tasarım yaklaşımlarını değerlendirmelerinin değişen dünyaya ayak uydurmak, günceli yakalamak açısından anlamlı olacağını düşünmekteyim. Mimarlıkta iz bırakanların, geleceğe bakan, geçmişi ve i&ccedi