Birincisi, insanlar yaşadıklarını çok çabuk unutuyorlardı. İkincisi, özellikle sıra dışı bir nesneyi ya da kişiyi artık görmez oldular mı, görüntüsünü belleklerinde olduğu gibi saklamaya çalışmak varken, ya gereğinden fazla büyütüyor, ya gereğinden fazla küçültüyorlardı.
Bıyık Söylencesi’nin en önemli kişisi, yıllar boyu bir kasabanın durgun yaşamını renklendiren, olağanüstü bir bıyıktır. Kasabalılar geçmişlerinin ve geleceklerinin parlak simgesi olarak görürler onu; her gün bakımını yapan berber kendi eseri olarak değerlendirir; genç kızlar geceleri uçarak dolaştığına, bu arada sık sık kendi yataklarına uğradığına inanırlar; türküsünü yazmaya çalışan ozan sürekli elinden kaçırır onu. Bıyığı taşıyan kişiye gelince, yavaş yavaş onun bir uzantısı durumuna gelir, altında silinir, onun işaret ettiği şeyi, erkekliğini bile yitirir neredeyse, gene de her şeyden üstün tutar onu. Tek bir direnen vardır bu zorlu bıyık karşısında: Bıyığı taşıyan kişinin karısı. Onun da kocasını bıyık yolundan döndürmeye gücü yetmez.
İşte Bıyık Söylencesi’nin öyküsü. Ama okudukça göreceksiniz,
Bıyık Söylencesi, öyküsüne indirgenebilecek romanlardan değil.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.