Zaman gergefinin içinde hayat kâh öyle kâh böyle ilerliyor...
n
Düşünüyorum da gecenin rengi, gündüzün rengi, geçtiğim sokaklar, duvarlar, mekânlar hep aynı...
n
Ama bir şey var,
n
kimler geldi kimler geçti dediğim?
n
Durdurulamayan bu zaman kimleri sessizliğe bürüdü, kimleri hikâyesine ekledi, kimleri göç ettirdi?
n
Dün vardılar, bugün yoklar!
n
Dün buradan geçenler, burada ayak izleri olanlar, bahar güneşinin ılıklığında muhabbete dalanlar, selam verenler, alanlar-satanlar, gazetesini okuyanlar, köşe başında bir çay ocağında çayını yudumlayanlar, koşuşturanlar, dirim sahibi olanlar...
n
Neredeler, nereye gittiler!
n
İşte hayat!
n
Bugün varsın, yarın meçhul!
n
Gece gider gündüz gelir, güneş gider yağmur gelir, kış gider bahar gelir, biri doğar biri ölür, biri ağlar biri güler, biri kazanır biri kaybeder, satıh aynı mekân aynı...
n
Çok bir şey istemiyorum
n
Sonu ölüme dönen bu diyara
n
Son nefesimizi bırakacağımız bu mekâna
n
“Bir Hoş Sada Bırakalım, Üşümesin Gönüller...”
(Tanıtım Bülteninden)
n