Yedi Meşaleciler’in tek öykücüsü, Cumhuriyet döneminin korku türünde örnekler veren ilk yazarı olan Kenan Hulusi Koray’ın öykülerinde, kelimeleriyle yarattığı puslu ve karanlık atmosfere tanık olacak, öykü boyunca adım adım artan gerilimi hissedeceksiniz.
“Üç günden beri sığındığı yerden ilk defa çıkıyordu. İştahsızdı. Ağaçların yıldırım yemiş gibi köklerinden sökülerek üzerine kapandığını hisseden Yusuf, kafasında mütemadiyen dalların kımıldandığını duyuyor, bir çingene karısı ‘Yusuf,’ diyordu ‘senin ölümün bir ağaçtan olacak!’”
Kenan Hulusi Koray, sükûnetle başladığı öykülerinde esrar perdesini okurun üzerine ağır ağır örtüyor. Zamanının ötesine geçen kurguları, dil ve üslubundaki titizliği her öyküsünde kendini gösteriyor.
“Tuhaf Bir Ölüm”ün ardına bakacak, “Kavaklıkoz Hanı’nda Bir Vaka”ya tanık olacak, bir gece müzenin içinde“Dirilen Mumya”ların arasındaki aşkı duyacaksınız. “Bir Garip Adam”ın ormanın içinde ölüm bekleyişine eşlik edecek, “Belki Bir İllüzyon” içine düşüp küçük dağ hayvanının peşinde akşamı sabah edeceksiniz.
“Ve gittikçe avuçlarının, oraya hemen yapıştırılmış kızıl bir deri renginden yavaş yavaş çıkarak, daha fazla pıhtılaşmaya başlayan bir kan lekesiyle dolduğunu görüyordum.”
Ülkemizin önemli yönetmenlerinden Metin Erksan tarafından “Beş Türk Hikâyesi” projesi ile sinemaya aktarılan Sazlık öyküsünde, Reis’in düştüğü aşkı ve umarsız bekleyişini görecek, kararan bir gün ile batan güneş gibi yiten bir umuda yanacaksınız.
“Ali Reis sandalın en ucunda yeşil sazlığa doğru eğili duruyordu. Bir şey aradığı belliydi. Sulara dikkatle bakıyor ve kımıldamıyordu.”
Kısacık zamanına sığdırdığı yüzden fazla öyküsü arasından derlediğimiz ilk kitabında, korkuyu çağıran sözcükleriyle, bir büyük yazar, Kenan Hulusi Koray’ın dünyasına gireceksiniz.
(Tanıtım Bülteninden)