Hilmi Ziya Ülken'in felsefi yolculuğu Nietzsche'nin tanımlamasıyla bütün "değerlerin yeni baştan değerlendirilmesi"ne denk düşen bir farklılığı içerir. Bilginin kökeni ve değerlerin doğasına ilişkin acaba ne biliyoruz? Tüm bildiklerimizi bir yana koyup onları felsefi düzlemde gözden geçirebilecek bir sorgulama ve cesarete sahip miyiz? İşte bu konuda Türk düşüncesinde yazılan ilk kapsamlı eserdir, Bilgi ve Değer.
Eğer bir düzen arayışı ya da ilk ilkenin, olgunun araştırılması ve temellendirilmesi bizi bilgilenmeye sevk eden bir zorunluluk ise, bu kaostan çıkmak için kendimize bir eylem düsturu bulmak ve hangi kriterlere göre ve nasıl yaşayacağımızı belirlemek diğer bir zorunluluktur. Peki, bize varoluşun bilgisini sunmak ve bilimlere temel olmak isteyen felsefe, kendisine dayanması gereken bilgilere göre geri kalmışsa, bilimsel ve teknolojik yeni gelişmelere uygun, bütün bilgi alanları için geçerliliği olan bütünsel bir bilgi ve âlem görüşü karakterini nasıl gösterecek?
Bilen özne-bilinen nesne, ben ile âlem arasında kurulan ilişkinin biçimi, doğası, buradaki ölçü, denge değer yargılarının yönünü ve akıbetini de belirler. Dolayısıyla varlık, yaşam ve insan bir bütündür. Bozulan bir denge varsa, "Bilgi ve Değer" arasında, "gerilme ve genişleme" salınımında ortaya çıkan problemleri derinlemesine irdelemek gerekir.
İşte bu kitapta bilincin, fenomenlerin ve varlık mertebelerine göre bilim sistemlerinin tasvirine girişen H. Z. Ülken bir yandan bilme gücümüzün ve bütüncül bir dünya görüşünün olanaklarını araştırıp bundan sonra eylemlerimizin düsturu olacak değerlerin özlerini ve içeriklerini ele alırken, diğer yandan sentezci bir çaba ve çok yönlü bilim ve felsefe tarihi bilgisiyle, kendi çalışmaları içinde bile apayrı bir yerde duran değerli bir eser ortaya koyuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.