Birileri ziyaretime gelse şimdi. Güzel, berrak görünümlü, yeni demlenmiş çayımdan ikram etsem ona. Gidip iki paket kaymaklı bisküvi, kraker, biraz mevsim meyvesi alsam yanına, tatlı tatlı sohbet etsek, tercihen hiç tanımadığım biri olsa, hayatı romanlara konu edilebilecek renkli bir kişilik.
Sözünü bitirince sazı ben alsam elime, anlatsam da anlatsam, gerçekte ne derece mükemmel, eşsiz bir insan olduğumu, örneğin kırk beş dakika içinde özetleyip kesin biçimde de kanıtlasam. ‘Evet,’ dese o, ‘ne muazzam bir adammışsın sen gerçekten de, bu kadarına pes doğrusu, nasıl olmuş da değerin, benzersiz dehan azıcık bile anlaşılamamış, takdir edilmemiş bugüne dek.
Gerçekten de çok tuhaf. Ah, şu insanların sınırsız budalalığı, inanılmaz boyutlardaki dikkatsizliği…’
Korkut Kabapalamut, parmak izi gibi tamamen kendine özgü dilini, tekinsiz öykü atmosferini bu kitabında da geliştirerek okurun beğenisine sunuyor.
Dünyayla ve yazgılarıyla sürekli hesaplaşan karakterleri izlerken, hem ayrıksılığın hem de yaygın toplumsal kabullerin muhasebesini titizlikle yapma olanağı buluyoruz.
Gülmece ile dramatik olanın ideal karışımının formülünü kasasında tutan yazarımız, yine hayret verici, keyifli maceralara sürüklüyor bizi her öyküsünde.
Bu üçüncü kitabında, baştan bu yana kendi tarzına inanan bir yazarın ustalık ürünlerine mutlulukla tanıklık ediyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)