İnsanın ömrü, içine doğduğu tarihin, varlık gösterdiği yerin tabiatıyla biçimlenir. Bego Polat’ın Dersim 1938 kırımının ön yıllarını başlangıç alan, sonraki yüzyıla uzanan doksan yıllık hayat hikâyesi, çatık bir tarihin el çekmediği sarsık yerin biçimlediği bir hikâye. Rose Agum’un bu ilk kitabı, babası Bego Polat’ın Dersim 1937-38 kırımı sırasında ve sonrasında yaşadıklarını konu alıyor. Yetmiş yıllık sessizliğin sonrasında, son on yılda, döneme tanıklık edenlerin anlatımlarına dayalı pek çok kitap ve dokümanter çalışma ortaya çıktı. Bego’nun kitabı benzerlerinden farkını alt başlığındaki “Sonrası” vurgusuyla açığa vuruyor ve bir boşluğu dolduruyor. Elbet 1938’in sonrasında neler yaşandığına ilişkin dile gelmiş, kayda alınmış, kaleme dökülmüş, kitaplara, belgesellere konu olmuş çalışmalar da var. Öyleyse bu kitabın bir boşluğu doldurduğu iddiasını temellendiren ayrımı nedir? Ayrıca “boşluk” yerine konulanla doldurulabilir bir şey midir? Hele de bir topluluğu yediden yetmişe kırıp geçiren, varlığının olanca dayanaklarını tarumar eden, bir daha kendisi olamayacağı türden bir yıkıma uğratan ve geride bıraktığı boşluğa külünü bırakan kötücül bir tarihin yarattığı bir boşluksa bu... İşte böylesi bir tarihin ortaya çıkardığı boşlukta çığlığını gezdiren bekes bir çocuktur Bego. Zaman geçmiş doksanına varmıştır ama hâlâ aynı göğün altında uzandığı tutamağı kavrayamayan eksik bir eldir...Emirali Yağan
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.