Sezgi ile ışık birbirini açığa çıkaran bir eşgüdümlülüktedir. Birbirini tetikleyen, güdüleyen, varlık durumuna bir diğerinin dirimselliği sayesinde erişilen bir bağımlılık hali. Biri işlevsiz, hareketsiz bir konumda stabil kalsa diğeri kuşkuya mahal bırakmayacak bir gerçeklikle karanlığa hapsolacak. Öylesine bir tutkuyla birbirinde varlığı açık eden bir aydınlanma devinimi onların arasındaki ilişki. Peki, zihnin bütün yüzey ve kıvrımlarını doyumsuz bir nişangâh gibi âdeta tetikte bekleten ve her atışla ışığın bambaşka frekanslarını yakalatan bu ışıma hâdisesinin sezgisel alana yaşattığı duygu tam olarak nedir? Hayret mi, şaşkınlık mı yahut nüfuz etmek, bütünleşmek mi ışıkla? Işığın genetiğine bürünerek ondan rol çalmak mı yoksa? Böyle böyle ışığa dönüşmek belki: Varlığın her zerresinde deneyimlenen tek olgu ışığın ta kendisi! Türk şiirine, şiirimizin poetik zeminindeki ışığa odaklanan Bakışın Serüveni böyle ilerliyor: Işığın kendi etrafındaki döngüsel deviniminden hareketle tekrar tekrar şiirin ışığına döndürülerek.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.