“İşte kitabın planı: Bir adam bir kadına mektuplar yazar. Kadın adama aşktan söz etmeyi yasaklar. Adam yazgısına razı olur ve ona Rus edebiyatından söz etmeye başlar. Bu onun için kıvırmanın bir yoludur.”
Aşkın yasaklandığı aşk mektupları yazmaya mecbur bir aşığın sessiz isyanıdır bu kitap. Aşktan bahsetmemek için arabalardan, şehirlerden, edebiyattan, gurbetten, arkadaşlarından sözü açar bahtsız Rus ve “tıpkı çöl sıcağında kalın mı kalın bir kürk taşıyan köpek gibi” hep gülünç duruma düşer. Leyla’sının reddettiği Mecnun, Berlin sokaklarında serkeş ve beş parasız dolanmaktadır. Rusya’ya dönemez, Berlin’de olduramaz. Araftadır, döner dolaşır ümitsiz aşkın kapısında bulur kendini.
Şklovski “Rus edebiyatı aşk başarısızlıklarını betimlemeye ayrılmış” diye hayıflanır, fakat kader onu umarsız bir yıkık olarak bu geleneğe bir kitapla katkıda bulunmaya mecbur eder. Aşkla Hiç İlgisi Olmayan Mektuplar, 20. yüzyıl Rus edebiyatının şaheserlerinden.
“Ne kadar çok yasak sözcük var! Doğruyu söylemek gerekirse, en iyi sözcüklerin hepsi komada. Çiçekler, ay, gözler ve göze hoş görünen şeylerden söz eden bütün sözcük aileleri yasak… ‘Aşk’ sözcüğü yine bütün çıplaklığıyla ağzımdan kaçıverirse, bağışla beni Alya. Aşktan başka şeylerden söz etmekten yoruldum...”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.