"Vurgulamak gerekir ki, sahip olacağımız loş ışık altında, kulelelri çatlamış yabancı şehirler, perili saraylar, tapınaklar, altın rengi bir güneşin altında parıldayan minareler, çölleri aşan deve kervanları, rengarenk ve parlak elbiseler giymiş değişik ırktan insanlar, derileri bronzlaşmış köleler, peçeli kadınlar, bizlere bu medeniyet hakkında çok detaylı bilgi verecektir."
Onlar Arabistan'ın derinliklerinde en büyük korkuları yaslanmak olan birer savaşçı ruha sahip insanlardı. Allah onlarla Etiyopya kumullarından, Akdeniz kıyılarına, Fas'tan Hindistan'a ve Çinin güney sahillerine kadar uzanan bir imparatorluk ile Orta Çağı aydınlatan bir medeniyet geldi.
Bu kitapta Arapları ve medeniyetlerini bulacaksınız. Onların dünya medeniyetine kazandırdığı evrensel insanlığı göreceksiniz. Okurken coşkuya kapılacaksınız. Le Bon'un analizlerine ve karşılaştırmalarına şaşıracaksınız. Bitirdiğiniz de ise kaçınılmaz olarak ruhunuza, Samyeli sonrası Arap çöllerindekine benzer bir durgunluk ve hüzün çökecek.
Gustave Le Bon, 19. Yüzyılın son çeyreğini bu kitaba adamıştır. Gezi, araştırmalar ve 300'ün üzerindeki resimlerle, Orta Çağ boyunca yaklaşık olarak 900 yıl hüküm sürmüş olan Arapları, bilim, sanat, yaşam, duygu, düşünce açılarından, antik dönem güç merkezleri ile karşılaştırarak incelemiş, doğu ve batı dünyasının sentezini yaparak bu medeniyetin kuruluş ve yıkılış sebeplerini ortaya koymuştur.
Bize de okumak düşüyor, aynı dili, dini ve coğrafyayı paylaşan insanların günümüzde neden birbirlerini öldürdüklerini daha iyi anlayabilmek için...
(Tanıtım Bülteninden)