İnsanı, insanlığı, insancıllığı savunan yeni ve köktenci bir manifesto.
Teknolojiyi, denetimi, gözetimi, algoritmik kontrolü ve zombileri sorgulayan eleştirel bir deneme.
Neoliberalizme, onun kriziyle oluşan boşluğu insanı hiçleştirerek doldurmaya çalışan alternatif sağa ve otoriter yönelimlere kapsamlı bir itiraz. Zamanımızın en parlak düşünürlerinden biri, Paul Mason, karanlık ve kasvetli günlerin ortasında ışıltılı yarınlarını arıyor insanın. İnsanın köktenci bir savunusuyla apaydınlık bir geleceği…
Güncel gelişmeler, olgular, eylemler, tehditler bir yanda, ağır teorik konular diğer yanda… bir gazeteci kıvraklığıyla kaleme alıyor zorlu kuramsal sorunları Mason. Otoriter, denetimci güçler karşısında ne yapmalı? Neoliberal benlik nasıl inşa edildi, nerede çuvalladı? “Occupy” hareketlerinde, Arap Baharı’nda, Gezi’de neler başarıldı, neler eksik kaldı? Yapay zekâ karşısında insanlığımızı nasıl koruyup geliştireceğiz, denetim toplumuna teslim olmadan insanlığın temel değerlerini nasıl koruyacağız? Peki, yapay zekânın denetimi, hangi değerler sistemine göre olmalı
Marksizmin insan doğası teorisi bugün bir dayanak olabilir mi; kadınların uğradığı özgül baskılar, ev içi ödenmemiş emek ve ahlak konusunda bıraktığı boşluklarla işçi sınıfına biçtiği rol nasıl değerlendirilmeli? Ağ bağlantılı bireylerin kapitalizmi devirme olanakları ve yeni bir “sınıf” tartışmaları, Marksizmle nasıl ilişkilenmeli? Bütün bu sorulara ve daha fazlasına yanıt arayan, sömürüsüz, eşit, özgür, apaydınlık bir geleceği arayan zihin açıcı bir çalışma. Tam zamanında!
“Neoliberalizm hakkında uzun zamandır gördüğüm en iyi çözümleme… Daha da iyisi, tutkulu ve duru bir anlatım. Umuyorum ki birçok kişinin zihninde değişikliğe yol açacak.”
Philip Pullman
(Tanıtım Bülteninden)