Büyük Duvar`ın çok da uzağında olmayan Kara Orman da öylesine kasvetli bir gün yaşanyordu ki görenlerin us`u şaşıyordu. Kara Ormanın üstüne çöken yoğun sis nedeniyle, kişinin beş adım ötesini görmesi bile neredeyse imkânsızdı. Ağaçların yüksek dallarından yere sarkmış yaprakları, kişi boyunu aşmış çalıların göğe doğru uzanan dikenleri, güneşi görebilmek için birbiriyle yarışan otların uzun boyları ve yoğun sis nedeniyle balçığa dönüşen toprak zemin. Koca bedenli yaşlı ağaçların iri bedenlerinin bir yanı siyaha çalan gökşin otlarla kaplı, diğer yanlarıysa yağan sis nedeniyle sırılsıklam olmuştu. El değmemiş bu kasvetli ormanın derinliklerinde arada bir baykuşlar da ötmese, hiçbir canlının yaşamadığına inanmak içten bile değildi... Tanrı sanki bu orman lanetlemiş, güneş ışıklarından yoksun bırakarak onu cezalandırıyordu. Kara Orman bugün ölüm kokuyordu... Gün gelecek bütün Türkler çıldıracak. İşte o vakit Tanrı Türk`ü değin, düşmanlarını korusun..
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.