Doğal afetler ve insan eliyle oluşan felâketler dünyamızı zorluyor, bizlere üzüntü, keder ve kâbuslar yaşatıyor. Üstelik giderek afetlerin sayısı, sıklığı ve boyutları büyüyor.
Afetler ülkelerde ve toplumda biyolojik, psikolojik ve sosyal etkilere sebep olmaktadır. Bu etkilerden bir kısmını yok saymak, göz ardı etmek doğru bir yaklaşım tarzı değildir. Afetlerin söz konusu etkileri yıllarca sürer, toplumu her açıdan baskı altına sokar. Afetlere uygun yaklaşım ve doğru teşhis edildiğinde doğal ve yapay afetlerin üzücü etkilerini azaltmak mümkündür.
Afetlerden etkilenen ve zarar gören insanların yakınları ve aile üyeleri de semptom geliştirirler. Bu belirtiler arasında öfke, kaygı bozukluğu, çaresizlik, elem ve acı hissi sayılabilir. Bu mağdurların, öfkelerini, çaresizliklerini, acılarını, elemli duygularını dile getirmelerini sağlamak esas olmalıdır. Travma yaşayanların matemlerini ifade etmeleri ve yaşayabilmeleri gereklidir; bu sayede hayata bağlanırlar.
Afet sırasında ve sonrasında çalışanlarda yineleyici bir biçimde, ayrılma konusunu da içeren karabasanlar görme durumu ortaya çıkar. Ayrıca bu insanların, bağlandığı başlıca kişilerden ayrıldığında ya da ayrılacak gibi olduğunda bedensel belirtilerle (örn. baş ağrıları, karın ağrıları, bulantı, kusma) ilgili yineleyen yakınmalarının olması görünen tablolardandır.
Bu kitapta afet psikolojisi ile ilgili tüm konuları işlemeyi, incelemeyi ve çözüm yolları önermeyi hedefledik. Faydalı olması ümit ve temennisiyle afetsiz günler dileriz.
(Tanıtım Bülteninden)