28 Ocak 1915 tarihinde Londra’da Birinci Dünya Savaşı üzerine toplanan İtilaf Devletleri’ne ait Savaş Konseyi’nde şu karar alınır: Boğazları geçip İstanbul’u işgal ederek Türkleri savaş dışı bırakmak, Ruslarla birleşip, Almanları aynı anda iki cephede birden savaşmaya zorlayarak, sonuca gitmek...
Böylece, Çanakkale Savaşı kararı verilmiş olunuyordu. Toplantıda haritanın başına geçen İngiliz Deniz Bakanı W. Churchill, Çanakkale’yi göstererek: “Evet! Çanakkale!... Türklerin gırtlağı burada... Bir sıkıldı mı?...” dediğinde, Savaş Konseyi Başkanı Lord Kitchener: “Sıkmak işe yaramaz. Bu boğazı bir hamlede keseceksin” der.
İngilizler bu niyetle yola çıkmıştı. Boğazımızı kesecekler, başkentimizi işgal edecekler, bizi bitireceklerdi. Ancak, Nusrat Mayın Gemisi tüm bu plan ve girişimleri boşa çıkaracaktı. 26 Mayının Karanlık Liman’a dahice yerleştirilmesi, tarihin en kuvvetli donanmasını toz duman edecekti.
Çanakkale Deniz Savaşında galibiyet getiren esas unsur, Nusrat Mayın Gemisi’ydi. Bu itibarla Nusrat Mayın Gemisi’ne sadece tarihi bir obje veya mayın gemisi nazarıyla bakılmamalıdır. Nusrat Mayın Gemisi bütün bunların ötesinde dünya tarihini değiştiren, küçük ama yaptığı iş itibariyle “manevi şahsiyeti” büyük bir gemidir.
18 Mart 1915 düşman için felâket, Türkler için eşsiz bir zafer günüdür. 18 Mart, Londra’yı Odesa’ya bağlayan deniz yolunun Karanlık Liman’da kaybolduğunun dünyaya ilân edildiği gündür. 18 Mart günü tüm İstanbul’un gözü kulağı Çanakkale’dedir.
Nitekim, akşama doğru büyük zafer haberi İstanbul’a ulaştığında, Süleymaniye Camisi’nin yaşlı mahyacısı hemen çıraklarını toplar. Aklına koyduğu cümleyi iki minare arasına asıp, yatsı namazına yetiştirir. İleride, Çanakkale denildiğinde akla gelecek olan bu yazı: “Çanakkale Geçilmez” şeklinde milli bir parola haline gelecektir.
(Tanıtım Bülteninden)