“Tarihi roman okumak hevesim hiç bitmedi. Elinizdeki “100.000” belgesel tadında tam bir tarih romanı. Abartı yok, masal ve mitolojik tasvir yok.” (Adem Alan)
“Özellikle ‘Ölüöne’ romanında gördüğümüz bölgeye dâir coğrafya bilgisini bu romanda çok iyi görüyoruz. Hattâ diyebilirim ki, şimdiye kadar okuduğum romanlar içerisinde bozkır ve Ötüken bölgesine dâir en başarılı anlatımlar, bu eserde yer alıyor.
Tümen Yabgu’nun Bumın Kağan oluşunu, mücâdelesini, savaşlarını, kağan seçiminin nasıl yapıldığını ve bütün coğrafyayı, kısaca bozkır yaşamının nasıl olduğunu anlamak isteyenlerin mutlâka okuması gereken bir roman. Okuyunuz, efendim. (Kutlu Altay Kocaova)
“Kitabı okurken bazen bozkırda at koşturan âşık bir Kunçuy, bazen devleti için endişelenen bir Kağan, bazen de beyi için büyük fedakârlıklar yapan bir alp oldum. Her karakteri yaşadım, korktum, sevindim, üzüldüm. Ancak beni en çok etkileyen bölüm udağanın Tümen Yabgu’nun yanına gelerek yükünce başladığı bölüm oldu. O sırada Tümen Yabgu’nun hemen yanında oturmuş yüküncü izliyordum.” (Hüsna Erkuş)
“Ne yalan söyleyeyim, Kunçuy ile Kökköl yola çıkana kadarki kısımların sıkıcı geçtiği ve sonrasının da böyle devam edeceğini düşünmüştüm. Ta ki bir börü ile karşılaştıkları anda fikrim değişti. Sonrasında ise öykü kendiliğinden aktı gitti.
Bu kitapta dil, tarih ve edebiyat bir arada. Okuyanların okumayanlara okutturmasını dilerim.
Bu arada, Yılma ne oldu?” (Şaban Özel)
“Soluk soluğa okuyacağınız nefis bir roman.” (P. Y.)
(Tanıtım Bülteninden)